Bir Öğretmenin Bedeli

2024 2025 eğitim öğretim döneminde 1 milyon 9 bin 671’i devlet okullarında 177bin 738’i özel okullarda olmak üzere 1 milyon 187 bin 409 öğretmenimiz var.
Öğretmenlerimizin 732.056’sı kadın 455.353’ü ise erkek.
Öğretmenlerimizin yaş ortalaması 38’dir. OECD ülkelerinde ise öğretmenlerin yaşa ortalaması 45’tir.
Ülkemizde 20 milyona yakın da öğrenci var. Ülkemizde nüfusunun nerdeyse dört biri öğrenci. Buna üniversite öğrencileri dahil değil.

1999-2000 eğitim öğretim döneminde öğretmen başına düşen ortalama öğrenci sayısı 30’du. Bu sayı 2001’den sonra düşmeye başladı.

2024-2025 eğitim öğretim döneminde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilkokullarda 18, ortaokullarda 13, ortaöğretimde 11’dir. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ise ilkokulda 23, ortaöğretimde 20.

Bu verileri nasıl okumalıyız, bu veriler bize ne diyor, diye bir soru sorduğumuzda karşımıza birçok tablo çıkıyor.

Bir ülkede öğretmenlerin yaş ortalamasının genç olması öğretmenlerin eğitilmeye yatkın, gelişime açık, teknolojiye uyumlu olmaları anlamına gelir.

Oysa ülkemizde kendini yenileyip geliştirmeye en az yatkın olan, başka bir tabirle en muhafazakar mesleklerin başında öğretmenlik geliyor.
Türkiye, genç öğretmen avantajını teknolojiye entegre bir eğitimle yenileyip gelişime adapte bir sistem kuramadı.

Türkiye’de Eğitim Bakanlığının, üniversitede mezun olup ataması yapıldıktan sonra öğretmenleri geliştirmeye yönelik bir eğitim politikası da yok. Bir öğretmen geliştirme şurası yok.
Devletin böyle bir derdi olmadığı gibi öğretmen de varlığını devletin 657’sine armağan edip kendini geliştirmeye, yenilemeye kapatmış durumda.

Öğretmenin de canına minnet dört yıllık diplomasını tüm öğretmenlik hayatı boyunca yeterli görüp kendini geliştirmeye kapatmaya dünden razı bir hal mevcut.

1940 yılında yayımlanan Dino Buzzati'nin “Tatar Çölü” roman kahramanı genç teğmen Drogo’nun atandığı kalede unutulması gibi develet atadığı öğretmeni unutuyor.........

© Karar