Hesap vermeye değil sadece sormaya alışan iktidar bandosu, günlerdir hesap soruyordu. Hatta sadece İmamoğlu'yla Yavaş'a değil, seçmenlerine de hesap soruyorlardı.
Diyorlardı ki; geçmediği köprünün parasını ödüyor diye yaygara basanlar, dinlemedikleri konsere milyonlar harcanmış, hiç seslerini çıkarmıyor. Hiç mi dokunmuyor, hiç mi güçlerine gitmiyor?
Hakaretler bile havada uçuşuyordu.
Gören de zanneder ki bu arkadaşlar, AK Parti dönemi Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyesi konser bütçelerini de böyle sorguluyordu.
Gören de sanır ki geçmediğin köprü, uçmadığın havaalanı garantilerinin uzun bir gelecek boyunca millete maliyeti ile gitmediğin konserin bir kerelik maliyeti kıyaslanabilir, sapla samanı karıştırmak değildir.
Fahrettin Koca, Sağlık Bakanlığından ayrılırken üstü kapalı bir büyük itirafta bulunmamıştı sanki. Şöyle dememişti:
"Şehir hastanelerimizin 18’i, kamu özel iş birliği ile yapılırken son 6 yılda ihale edilenlerin tamamını genel bütçe kaynakları ile yaptık."
Ve aradaki devasa farkı şöyle açıklamamıştı:
"Kamu-Özel işbirliğinde yapılan 18 şehir hastanemizin, 25 senelik maksimum fiktif nominal bedeli 322 milyar avroydu.
Bu bedeli en çok 27,5 milyar avro ile sınırlandırdık ve böylece şehir hastanelerinin bütçeye yük olmasını önledik."
Ya da şu; Mansur Yavaş, ABB sitesine israf sayfası eklemiş, orada da Gökçek döneminde Ankapark'a gömülen paranın 801 milyon doları bulduğunu tek tek anlatmıştı.
İmamoğlu İBB'si ve Yavaş dönemi ABB'sinin konser giderleri, bunlarla karşılaştırılır mı? Elmalarla armutları........