Nasıl anılmak isterdiniz?
Evren’in kılıcının iki tarafının kestiği günlerdi. Başörtüsü yasağı günleri. Üniversite kapılarında göz yaşları vardı. Kamu alanında başörtülü birkaç öğretmen, hemşireye karşı medya ile birlikte sürek avı yapılıyordu.
O günlerde Zaman gazetesinde Çarşamba yazıları yazıyordum. O yazılardan birisinin başlığı idi “Nasıl anılmak istersiniz?” sorusu. Evren için yazılmıştı? Zor zamanların yazısı idi. Çok okundu, konuşuldu o yazı. Cesaret meselesi olarak değerlendirildi.
Aslında her insan için olduğu gibi, ülkeyi yönetenler için de bir gün sorulur bu soru. Ebedi yolculuk kapısında… Mahşer ortamında sorulmadan önce.
Yıl dönümü günlerinde de inanan insanlar kendi kendilerini böyle bir sorgulamadan geçirirler. Şu anda yolculuk olsa ve arkamdan “Nasıl bilirdiniz?” diye sorulsa, neler söylenir?
Gelenek “İyi bilirdik?” cevabı ile karşılar bu soruyu. Ama yazıcılar daha titizdirler… Göz – kaş işaretlerini bile yazarlar. Onun için duyarlı olanlar biraz ümit (reca) ile endişeyi (havf) birlikte taşırlar yüreklerinde.
İçinden geçtiğimiz dönemler…
Nasıl yazılmıştır hayat defterlerine?
İnsanlar “mazlûmiyet çığlıkları” atıyorlar. “Zulüm”den söz ediliyor çokça… “Adalet talebi” yükseliyor dört bir yandan… Ve bu dünyanın adalet terazisinde sağlıklı ölçülemediğine inanılan pek çok dosyanın mahşer ortamında görüleceği umudu seslendiriliyor.
Bunlar yazılmış mıdır birilerimizin hesabına?
Bir ülkeyi yönetenler neyden ne kadar sorumludurlar ebediyyet planında?
Ben “Kenan........© Karar





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar