Hakan Fidan ile hasbihal |
Bu, bir Suriye yazısı değil. Bir insaniyet yazısı.
Neden Hakan Fidan?
Sayın Cumhurbaşkanı’na hâlâ bir şeyler söyleme imkânına – cesaretine sahip olduğuna inandığım için. Cumhurbaşkanı’nın ona “Sır küpüm” diye baktığı ve Dışişlerini ona emanet ettiği için. Bahsedeceğim meselenin Cumhurbaşkanı’nın tavrı ile çözüleceğine inandığım için. Yazacağım sorunu bir devlet meselesi olarak en çok o hissettiği için ve insaniyet adına ona hitap edebileceğim inancını hâlâ taşıdığım için…
Ali Babacan dedi ki “Cumhurbaşkanı olmam halinde sistemi bir dakikada düzeltirim.” Peki nasıl olacak o iş? “Yemin töreninin hemen ardından vereceğim ‘telefon yok, not yok, yasa ve vicdan ne diyorsa onu yapın’ talimatı veririm ve sorun düzelir.” Sorun ne? Yargı. “Yargıdaki sorun siyasi baskıdan kaynaklanıyor” diyor DEVA lideri. O da ona göre Cumhurbaşkanı’nın iradesiyle ilgili.
Ali Babacan orada olsaydı ona seslenirdim ben, Davutoğlu orada olsaydı ona seslenirdim. “Sayın Cumhurbaşkanına lütfen söyleyin ülkenin bu sancısını…” diye.
Bilmiyorum belki şu anda Mehmet Şimşek’e de söylenebilir mi? Çünkü o da yaşıyor Hakan Fidan’ın dış temaslarda, özellikle Avrupa ile temaslarda yaşadığını…
Malum, Türkiye’nin bir AİHM’le ilişki sorunu var. AİHM’in bazı kararlarını uygulamıyor Türkiye. Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları da uygulanmıyor bazen.
Hakan Fidan, en son Meclis’teki bütçe görüşmelerinde AİHM kararlarının uygulanmamasını “Avrupalıların bunu siyaset konusu yapmaları”na bağladı. AİHM kararları konusunu açtıklarında Avrupalılara şöyle cevap veriyormuş:
“Siz bu davaları siyasallaştırırsanız, hukukun dışına çıkarsanız, buradan aldığınız yanıt da buradan olur. Bunu niye yadırgıyorsunuz?”
Bu........