Değer çürümez, çürüyen insandır

Yıllar önce, muhafazakâr camiada “Mücahitken müteahhit olma” vakıasının konuşulduğu günlerde Nokta dergisi, bir mülâkat yapmıştı benimle. “Para Müslümanları bozuyor mu, ne dersiniz?” gibisinden bir soru vardı. “Sığ sularda dolaşmak kolay, su derinleşince boğuluyorsunuz” gibi bir ima seziliyordu soruda.

Ben de “Sınav her zaman vardır. Hazreti Yusuf bile sınavdan geçmiş” gibi bir cevap vermiştim. “Sınav durumunda Allah’a sığınan kurtulur” demiştim. Yine Yusuf gibi.

Bugünlere geldik. Muhafazakâr iktidar derinleşti. Artık “Mücahitlikten müteahhitliğe geçme”yi sorun etmeyecek zeminlere gelindi. “Değer çürüme”sini konuşuyor herkes.

Cezaevlerinde doluluk oranı yüzde 140’lara ulaşmış. 300 bin kapasiteli cezaevlerinde 440 bin insan varmış. İster Yargı’nın yanlış işliyor olmasının ürünü olsun ister toplumun hastalıklı hale gelmesinin, neresinden bakılsa “çürüme”ye geliyor analizler.

Uyuşturucu operasyonları “muhafazakâr” iktidar çevresinden insan topluyor. “Muhafazakârlık” “değer muhafazası”ndan “statü muhafazası” ya da “çıkar muhafazası” gibi başka alanlara kaymış.

Bir kere daha söyleyeyim: Değer çürümez, insan çürür.

İnsan yeniden yeniden değerlere davet edilir.

Kur’an’da Asr suresi var. Onu yeniden okumak gerekiyor. “Asır - çağlar tanık olsun ki, İnsan ziyandadır, hüsrandadır, yanlışlıktadır” diye başlıyor sure. Sonra istisnalara işaret ediliyor: “İman edenler, iyiliklerden kopmayanlar,........

© Karar