Tanrılaştırmaların açtığı çukurdayız

Atatürkçülük ve dincilik hakkında yazdıklarıma tepkiler bana bir kere daha Türkiye manzarasını gösterdi. Doğru bulanlar çoğunluktaydı. Fakat “Türkiye’nin sağı solu aynı kafada” deyişime itiraz edenler oldu.

Bir husus çok önemliydi. Katılmayanlar, yanlış düşündüğümü değil, yanlış söylediğimi de değil, yanlış olduğumu söylemeye çalıştılar. Yine söylenene değil de doğrudan söyleyene saldırıyı tercih ettiler. Yine ideolojik gruplar aynı körlüğün değişik şekillerine mahkûm deyişimi doğruladılar. Bu insan malzemesiyle hangi mesele nasıl konuşulabilir ve halledilebilir sorusunu bir daha sordurdular.

Sosyal krizleri gösterir bir duruma düştüğümüz açık. Ülkeyi yönetenlere kadar neler doğurduğuna ve neler yaptırdığına iyi bakmak lazımdır. İşte en tepeden kendine bakmama ve baktırmama, suçlu arayarak kendi suç alanını karartma davranışı buradan doğuyor ve canımıza okuyor.

Birini eleştirmeye kalksanız, dediğinize cevap vermiyor, size saldırıyor. Gücü verdiklerimizdense bizim gücümüzü bize karşı kullanıyor: “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”, “Sana gününü göstereceğim” kafası devreye giriyor. Dikkat edin, söylenen doğru mu, yanlış mı yok. Anlama dinleme yok. Bana veya bizimkilere nasıl söz söylersin? Güç bizde, biz ne yapsak sen paşa paşa kabul edeceksin!

Bir takım videolar görüyorum, sade vatandaş da efendisinin gücünü kullanmaya kalkıyor ve diğerlerini tehdit ediyor. Gücü verdiklerimizin, devlet gücünü de değil, bu kanunlar üstü kaba güç tehdit ve şantajını taraftarlarına verdiği havası, anarşi ötesi manzaralar oluşturuyor. Bozulmanın ve çözülmenin kılcal damarlara kadar vardırıldığını........

© Karar