Bir kasaba düşünün Osmanlı'da ve ondan sonra Cumhuriyet döneminde! Yedi veren gül gibi ressamlar, şairler, ozanlar, sanatkarlar yetiştirecek ve bunu bütün Türkiye bilecek! Hatta yurtdışında ceket iliklenecek kadar saygı duyulacak; ama bu kasabanın sakinleri bunu bilmeyecek! İşte buna gönlüm razı olmuyor bir türlü!
Nasıl bir kasaba olduk ki herkesin değer verdiği, referans aldığı değerlerimizi görmezlikten gelmek, onların isimlerini yaşatmak için bırakın çaba sarf etmeyi isimleri dahi ağzımıza almamak, eserlerini görmezlikten gelmek... Bu nasıl bir tarihi inkar etmek, yok saymak? Daha da ilginci hiç araştırmamak... İnanın bir türlü anlayamıyorum!
Allah aşkına bu kasabaya bir bakın! Dünya varoluşundan bu yana Karadeniz'de hiçbir kasabaya nasip olmamış olaylar gerçekleşmiş. Bir araştırın lütfen! Bizim sahipleneceğimiz yabancı ve yerli turistin ilgiyle izleyeceği ne kadar yerimiz, insanımız ve yaşanmış olaylarımız var? İnanın şaşıracaksınız; daha da ileri gidiyorum küçük dilinizi yutacaksınız!
Hordokop’ta 28. Alayın Ruslarla kahramanca savaşındaki geçen olayları bile yerinde gelip görmek, dinlemek isteyen çok insan vardır. Ama ne yazık ki bunu kaç Maçkalı biliyor? Sümela'nın üstünde bunan Mars ormanlarındaki Rus çatışmasında kahramanca ölen askerlerin bir haftalık hayatını kim biliyor? Dünyanın bildiği ancak bizim koruyamadığımız tarihi eserleri saymıyorum bile!
Neyse, konumuz bu değil! Esas konumuza gelelim. Yedi veren güllerimizi -biz onları kasaba olarak bilmesek de- Türkiye ve dünya onları biliyor ve inanıyorum ki bunlar bu kasabanın yetiştirdiği bu insanları nasıl görmezlikten geldiğimizi ileride araştırma konusu yapacaklardır.
Ha bunlar bu kasabanın yetiştirdikleri olduğu gibi aynı zamanda Trabzon’un da........