Sıcak yaz gününde, Karadeniz'in hırçın dalgaları bile sanki daha bir ağır vuruyordu kıyıya. Doğanın bile hissettiği bir acı vardı o gün; çünkü Eren Bülbül henüz 15 yaşındaydı ve hayatının baharında, çocukluğunun en güzel yıllarında, vatan için canını verdi. Eren, bu ülkenin toprağına kök salmış bir çınar olamadan, o toprakla buluştu. Yanında ise, onu korumak için canını ortaya koyan bir kahraman, Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Ferhat Gedik vardı. Ferhat Gedik, Toroslar’ın sert esen rüzgarlarında yoğrulmuş, vatan sevdasıyla büyümüş bir yiğitti.
O gün, Zigana Dağları’nda kanla yazılan bir kardeşlik destanı doğdu. Eren’in masumiyetiyle, Ferhat’ın fedakarlığı birleşti ve bu iki yürek, vatan toprağına aynı anda karıştı. Şehadetlerinin üzerinden yedi yıl geçti, ama o günün anısı........