Toplumsal hafıza, yani kolektif bellek, bir toplumun geçmişini ve kimliğini anlamada en güçlü dayanaklardan biridir. İnsanlık olarak yüzyıllardır süregelen bilgi ve tecrübeyi gelecek nesillere aktarmış olsak da, son dönemlerde art arda yaşadığımız ekolojik krizler, kutuplaşmalar, savaşlar, ekonomik sorunlar ve salgın hastalıklar nedeniyle bu bağların zayıfladığını görüyoruz. Birlik duygusundan uzaklaşarak, ortak hafızamızı yıkıcı olayların depolandığı bir alana dönüştürüyoruz. Peki, bu süreci tersine çevirebilir miyiz? Kötü anıları iyilikle dönüştürüp, umut dolu bir topluma doğru adım atabilir miyiz?
İnsan zihni, öğrenme kadar unutmaya da ihtiyaç duyar. Ancak burada kritik olan, kötü deneyimlerden ders alarak hafızamızı daha insancıl bir geleceği yapılandırmak için kullanmaktır. Kolektif belleğimizi sevgi, hoşgörü, çevre bilinci ve kültürel zenginliklerle temellendirebilirsek, geçmişin kötü anılarını iyileştirerek daha yaşanabilir bir dünya inşa edebiliriz. Bunu başarmak, kültürden........