HUZURLU BİR HAYAT MÜMKÜN
Gündelik hayatımızda ne kadar kaçsak da, ne kadar uzak durmaya çalışsak da şiddet, hak ihlali ve cinnet her an karşımıza çıkabiliyor. Başta medya ve bütün iletişim kanalları olmak üzere her noktada görmek, rastlamak mümkün. Huzur ve sükûnetin gittikçe azaldığı toplumumuzda kaygı, nefret, kin ve şiddet zirve yapmış durumda. Cinnet bireysel bir durumken, ruhsal sorunların doruk noktası olan cinnet geçirme birdenbire ortaya çıkmaz. Belli bir birikimin sonucu ortaya çıkar. Cinneti sosyal nedenlerle açıklayabilmek mümkün görünmemektedir.
Huzurlu ve değerli bir birey olabilmek için bizler maddi varlığımızın yanında manevi yanımız, ruh ve düşünce dünyamızı da düzene sokmalıyız. Manevi ve maddi olarak iki taraf birbirini dengeler durumda olduğu müddetçe sorun yok. Yaşadığımız toplumda imkânlar ve varlıklar geçmişe göre çok daha fazla. Varlıklar, imkânlar ve nimetler arttıkça huzur artmıyor. Bugün en çok doyumsuzluğun hissettirdiği eksikliği çekmekteyiz. Özgürlüğü, huzuru ve mutluğu yanlış yerde aramak toplumumuzda depresyon, nefret, ruhsal bunalım ve bireylerde kapanmaz yaralar açmaktadır. Ağır depresyon geçiren insanların hedeflerine ulaşmak için kendileri de dahil başkalarının canını yakmak istedikleri; alkol, uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile sorunları ötelemeye çalıştıkları görülmektedir.
Cinnetin altında yatan değersizlik duygusunun şişirilmiş bir özgüven duygusu altında aktive olması ve dayanılamayacak bir hal almasıdır. Sokakta, markette, toplu taşımada, trafikte bir yanlışa ses çıkarma şansımız yok! Belanın nereden geleceğini bilmiyor, korkuyor yanlışa yanlış diyemiyoruz. Sosyal medya başta olmak üzere birçok yerde suç işlemiş, yakalaması ve tutuklanıp cezalandırılması gereken bir sürü insan sokaklarda. Bir çürük elma bir........
© Karadeniz'de sonnokta
visit website