Zamanın Ötesinde Bir Yolculuk: Strasbourg Güzel Sanatlar Müzesi
Strasbourg’da, tarihi ve kültürü iliklerime kadar hissettiğim büyüleyici bir günün içindeyim. Günümün bir kısmını ayırdığım Güzel Sanatlar Müzesi (Musée des Beaux-Arts), Rohan Sarayı’nın görkemli duvarları arasında beni bekliyor. Sarayın Barok mimarisine adım atar atmaz, tarihin derinliklerine bir yolculuğa çıkacağımı hissediyorum. Avrupa sanatının en önemli dönemlerinden eserleri bir araya getiren bu müze, tıpkı zamansız bir hazine gibi parlıyor.
İlk olarak, İtalyan ve Flaman primitiflerinin olduğu odada buluyorum kendimi. Giotto’nun Çarmıha Geriliş eserini inceliyorum; Hıristiyan ikonografisinin bu kadar canlı ve çarpıcı bir şekilde resmedilmiş olması beni etkiliyor. Detaylardaki ustalık ve derin anlam, âdeta bir çağrıyı andırıyor. Hemen yanında Hans Memling’in eseri var. Flaman sanatının bu erken dönem ustası, ayrıntılara verdiği önem ve kompozisyonun sakin gücüyle beni durup düşünmeye zorluyor. Tarih, bu tabloların her köşesinde hayat buluyor.
Biraz ilerlediğimde, müzenin Rönesans dönemine ayrılmış bölümüne varıyorum. Rönesans’ın insanı ve doğayı keşfetme tutkusunu her eserde görmek mümkün. Sandro Botticelli’nin Meryem ve Çocuk İsa tablosuna bakarken, mitolojinin ve dinin zarif bir dansı içinde olduğumu hissediyorum. Rönesans’ın o dingin ama bir o kadar da devrimci ruhu burada tüm canlılığıyla sergileniyor.........
© Karadeniz'de sonnokta
