Türkiye’de sendikalaşmanın ve toplu pazarlığın düzeyi | Murat Özveri

Sendika, işçilerin ortak çıkarlarını korumak ve geliştirmek için bir araya gelmiş bir işçi örgütüdür. Kapitalist sistemde hukukî koruma altında varlıklarını sürdürebilmeleri, sistemin sınırları içerisinde kalmayı kabul etmelerine bağlıdır. Kısaca sendikalar, kapitalist bir ekonomik sistemde sömürüyü sınırlandırabilmek için işçilerce kurulmuş düzen içi örgütlenmelerdir. Kapitalizmin hâkim üretim biçimi olduğu 19. yüzyıl başlarında ortaya çıkmışlar, uzun süre yasaklar ve baskılar altında var olmaya çalışmışlardır. Bu baskı ve yasaklara karşı verdikleri mücadelede siyasal sistemi demokratikleştirip, içeriğini zenginleştirerek kendilerini meşrulaştırmışlardır. Bu bir uzlaşmadır. Devlet “ben güçlü işveren karşısında sizin güçlerinizi bir araya getirerek haklarınızı korumanızı kabul ettim ancak siz de kapitalizmi kabul edeceksiniz” diye özetlenebilecek bir uzlaşı sonucu sendikal hakları anayasal koruma altına almıştır.

Sendikaların üyelerinin ortak çıkarlarını korumak amacıyla yürüttükleri en önemli faaliyet ise, üyeleri adına toplu pazarlık yaparak çalışma koşullarını ve ücreti toplu iş sözleşmeleri aracılığı ile belirlemeleridir. Toplu sözleşmeler aracılığı ile barış sağlanacak, işçiler toplu sözleşmelerin yürürlük süresi içerisinde eylem yapmayacaklar, işveren de toplu sözleşmeden doğan yükümlüklerini harfiyen yerine getirecektir. Toplu sözleşme görüşmelerinde grev hakkı ile işverene denk bir güç hâline gelmiş olan işçiler çalışma koşullarını iyileştirip ücretlerini arttıracaklar, toplu sözleşme gelir arttırıcı bir işlev görecektir. İşçilerin gelirini arttıran, iş barışını sağlayan toplu sözleşmeler aracılığı ile düzen sağlanacak, sistem kuralları önceden belirlenmiş bir düzen içerisine girecektir.

Toplu sözleşmenin bu işlevini yerine getirmesinin de asgarî koşulları vardır. İşçiler, sendikaları özgürce kurabilme hakkına sahip olmalıdırlar. Sendikanın hangi düzeyde kurulacağına, hangi düzeyde toplu pazarlık yapacağına işçiler özgürce karar verebilme hakkına sahip olmalıdırlar. Kısaca sendika seçme özgürlüğü güvence altında olmalıdır. İşçiler sendika seçme özgürlüğünü özgürce kullanabilmelidirler. Sendikalar işçilerin örgütü olmalı, devletten ve işverenden bağımsız olarak faaliyet yürütebilmelidir.

Son olarak sendikal hakların bölünmezliği ilkesi gözetilmiş olmalıdır. Sendikal haklar; grev ve toplu sözleşme hakkı gibi, biri olmadan diğerinin anlamını yitireceği, birinin varlığının diğerinin varlığını koşullandırdığı haklardır. Bu nedenle grev ve toplu sözleşme hakkından yoksun sendikaya sendika demek olanaklı değildir.

Türkiye’de grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı ancak 1961 Anayasası ile hukuken tanınan haklar hâline gelmiştir. Ancak, her yasal düzenleme hem güvence hem sınırlama anlamına gelmektedir. 1961 yılında çok düzeyli olarak kabul edilen toplu pazarlık sistemi, 12 Eylül darbesi sonrası kabul edilen 1982 Anayasası, sendikalar ve toplu sözleşme yasaları ile cendere içerisine alınarak eşine az rastlanır bir şekilde sınırlandırılmıştır.

1963-1980 döneminde sendikalaşma düzeyi

ve çok düzeyli toplu pazarlık

Türkiye sendikacılık tarihinde 1963-1980 yılları arası, sendikal hakların kurumsallaşması ve örgütlenme modellerinin çeşitliliği açısından kritik bir dönemi ifade etmektedir. Bu dönemde sendikaların faaliyet alanları ve örgütlenme düzeyleri, işyeri, işkolu veya bölge esaslarına göre farklılaşmıştır. Sendikaların kendileri için öngördükleri bu faaliyet alanları, sendikacılığın düzeyini belirlemiş; işkolu, işyeri veya meslek düzeyinde örgütlenme modellerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bu çeşitlilik, en geniş anlamda sendika kurma ve sendika seçme özgürlüğünün tanınması açısından hayatî bir öneme sahip olmuştur.

274 sayılı Sendikalar Kanunu ve örgütlenme özgürlüğü

Dönemin temel yasal dayanaklarından biri olan 274 sayılı Sendikalar Kanunu, kendisinden sonra yürürlüğe girecek olan 2821 ve 6356 sayılı yasalara kıyasla örgütlenme özgürlüğü açısından çok daha geniş ve kapsayıcı hükümler içermekteydi. Yasanın 1. maddesi, işçilerin kurabileceği örgütleri “sendika, birlik, federasyon ve konfederasyonlar” olarak sıralayarak örgütlenme hakkını geniş bir yelpazede tanımlamıştır.

Yasanın 9. maddesi, sendikaların hem işyeri hem de işkolu düzeyinde kurulabilmesine olanak tanımıştır. Bu düzenlemeye göre:

İşyeri sendikaları: Aynı işyerinde çalışan işçileri kapsamına alan örgütlenmelerdir.

İşkolu sendikaları: Aynı işkolundaki işyerlerinde çalışan işçileri veya birbirleriyle ilgili işkollarında çalışan işçileri bünyesinde toplayan örgütlenmelerdir.

274 sayılı yasa, sendikaların üst kuruluşlarını da detaylı bir şekilde tanımlayarak “Birlikler”, “Federasyonlar” ve “Konfederasyonlar” ayrımına gitmiş, bu örgütleri şu şekilde tanımlamıştır:

Sendika birlikleri: Belirli bir mahal veya bölge sınırları içinde, birbirleriyle ilgili olmayan çeşitli işkollarında dahi olsa, mevcut sendikaların en az ikisinin bir araya gelmesiyle kurulan örgütlerdir.

Federasyonlar: Aynı işkolunda ve o işkolu ile ilgili işkollarında kurulmuş olan sendikalardan en az ikisinin bir araya gelmesiyle oluşan yapılardır.

Konfederasyonlar: Sendika birlikleri, federasyonlar ve Türkiye çapında faaliyette bulunmayı amaç edinmiş işkolu esasına göre kurulmuş sendikalardan en az ikisinin bir araya gelerek oluşturdukları en üst çatı örgütlenmedir.

Toplu pazarlıkta yetki ve düzey tartışmaları

Sendikal örgütlenmeyi tek bir tipe indirgemekten kaçınan 274 sayılı yasa ile paralel olarak, 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu da toplu sözleşme birimini hem işyeri hem de işkolu olarak belirlemiştir. Bu ikili yapı, toplu pazarlık süreçlerinde esneklik ve kapsayıcılık sağlamayı amaçlamıştır.

275 sayılı yasanın 7. maddesi uyarınca, bir işkolunda çalışan işçilerin çoğunluğunu temsil eden işçi federasyonu veya işkolu esasına göre kurulmuş işçi sendikası, o işkolundaki işyerlerini kapsayan toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili kılınmıştır. Bu hüküm, işkolu veya federasyon çatısı altında örgütlenmiş sendikaların, işkolu düzeyinde toplu sözleşme yapma hakkını, o işkolunda çoğunluğu sağlamaları koşuluyla elde etmelerini sağlamıştır.

Aynı maddenin........

© Kaldıraç