menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Saray Rejimi, kurtlar, çakallar ya da muhalefetin dizaynı

8 0
06.10.2025

2025 yılının eylül ayının başında, 3 Eylül’de, bir mahkeme, CHP’nin İstanbul İl Başkanlığına bir kayyum atandı. Mahkeme, hukukçular için “sıra dışı” denilecek bir karar verdi. Karar olmadığı hâlde, tedbir amaçlı kayyum atandı. Aslında hukukçular, son yıllarda mahkeme kararları ve hukuk uygulamaları söz konusu olunca, “sıra dışı” bir karar olarak nitelerler mi, bilmiyoruz. Bu ülkede hâlâ “TC devleti, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir” diye nakarat okuyanlar vardır. Bu duayı edenler, Saray’dan değil, Saray’a eklenmiş kişiler veya “niyetin iyi olursa hayalin gerçek olur” felsefesi ile kendilerine özgü bir çeşit saflık hâli takınanlardır. Saray’dan böyle şeyler söylenmez, çünkü Saray, Saray Rejimi denilen şeyi biliyor, uyguluyor.

Dahası var. İstanbul Barosu davası, 9 ve 10 Eylül’e denk geldi ve fazlaca gündem olmadı. Ama orada da hukukçular, bizi affetsinler, en sıradan usul kurallarına bile uymayan mahkemenin kendilerini yargılamasına müsaade etmektedirler. Kolluk kuvvetlerinin, jandarmanın gölgesi altında düzenlenen mahkeme, normalde bir yargılama olamaz ve reddedilmek zorundadır. Elbette, onların verdiği mücadeleye saygımız var. Bugün, bu ülkede mücadele eden herkese saygımız var. Ama bu yargılamayı kabul etmek, başlı başına bir sorundur.

CHP’ye kayyum atanmasına dönelim.

Daha şimdiden Ankara’daki “mutlak butlan” davası mahkemesi, İstanbul’un kararını istemiştir. Bu elbette, Ankara’dan da böylesi bir karar çıkacağı anlamına gelmektedir. Yorumlar bu yöndedir ve bu yazı bu sürecin öncesinde kaleme alınmaktadır.

1

Demek ki, Ankara’dan mahkeme kararının bu yönde çıkma eğilimi yüksektir. Pazarlıklara bağlıdır. Kayyum olarak kendinde bir hikmet bulmuş olan “hafriyatçı” Gürsel Tekin (yazıda adı çok geçme ihtimali olduğu için kendisine GT diyelim) “İnşallah Ankara’daki mahkeme de hayırlı bir karar verir,” demiştir. Demek, ona verilen mesaj budur. Mesajı veren, Saray trolleri midir, yoksa onların şeflerinden biri midir, Uçum mudur, yoksa bizzat Erdoğan mıdır, bilmiyoruz. Ama mesaj aldığı kesindir ve kendine nihayet bir rol bulmuş olan hafriyatçı GT, heyecanlıdır, görev bilinciyle dolmuş, Saray’a giden yolu açmış olduğu düşüncesindedir.

Demek, Kılıçdaroğlu da hazırlıklıdır.

Susarak konuşmaktadır, zira Kılıçdaroğlu konuştukça, her şeyi açığa vurmaktadır. 2023 seçimlerinde T oy aldığı hâlde, bu kendisine söylendiğinde herkesi susturmak üzere tehdit eden Kılıçdaroğlu, artık, en anlamlı tutumunu ortaya koymaktadır: susarak konuşmak.

Demek, CHP için bir elbise biçilmiştir.

Buna, “içeride ve dışarıda savaş” siyasetinin gereği olarak, “muhalefeti dizayn etmek” denilebilir. Erdoğan, bunu açıkça ifade etmiştir. Daha doğru bir cümle şöyle olabilir: Egemenler, bu durumu Erdoğan ağzından dile getirmişlerdir.

Saray Rejimi böyledir. Erdoğan, Saray Rejiminde sadece vitrinde yer alan bir kukladır. Öyle bir gücü yoktur ama herkesin elinde tutmak istediği bir karakterdir. Bu nedenle ortak açıklamaları egemen, Erdoğan eli ile yapmaktadır.

Bahçeli ise (affedersiniz, Atasagun diyecektik), şifreli konuşmayı geliştirmektedir. Bir çeşit ne söyleyeceğini bilmemek hâlidir ve bir çeşit her tarafa racon kesme tutumudur. Bu nedenle, “devlet aklı” olarak ele alınmaktadır. Oysa Saray’dadır egemenin aklı.

Demek ki, “muhalefeti dizayn etmek” noktasındadırlar.

Demek ki, Özgür Özel ve İmamoğlu ekibi, NATO tedrisatından geçmemiş ya da yeterince geçmemiştir. Bu nedenle güvenilmez bulunmaktadır.

Şimdi, İstanbul’a kayyum uygulaması ile, Saray Rejimi, NATO, CHP ile son pazarlıklarını yapmaktadır. Eğer CHP hizaya gelmezse, eğer tehditlere kulak asmazsa, eğer Ankara’da siyaset yapmak üzere çekilmezse, tamamen kayyum atanacaktır.

Buna birçok kişi, yorumcu, “seçim hazırlığı” diyor. Hatalıdır.

Birincisi, savaş hazırlığıdır ve bunu unutmamak gerekir. Saray, 81 ilde sığınaklar yapılması ve sığınakların 3 ay içinde bitirilmesi kararı almıştır. İnşaat sektörü sevinebilir. Ama kanımızca çok geç kalmışlardır. Ama savaş hazırlığı olduğu açıktır.

Savaş için, tüm burjuva muhalefetin aynı sesi vermesi gerekli görünüyor. İşçi sınıfı, kadın ve öğrenci hareketini susturmak bununla bağlantılı görünmektedir. Çaresizdirler ve çaresizce şiddete daha fazla sarılmaktadırlar.

İkincisi var. Seçim için bunlar yapılıyor, diyenler, Saray Rejiminin ekonomi politikasını da doğru tanımlamıyorlar. Saray Rejiminin ekonomi politikası, “yağma, rant ve savaş ekonomisi”dir. Buna uygun olarak CHP’ye kayyum atamak, mesela İş Bankasındaki CHP hisselerine el koymak da demektir. Can Holdinge el koymak da bunun bir parçasıdır. En az direnişin olabileceği adımdır bu ve başkalarının yolunu açma girişimidir.

2

CHP bu kayyum tehdidi karşısında geri çekilir mi? Özgür Özel “bir milim eğilmeyeceğiz, bir söz eksik söylemeyeceğiz, bir adım geri atmayacağız,” diyor. Hoş görünüyor. Ama,........

© Kaldıraç