Unutulmayan manşetler ve haber dilindeki klişeler: Gazetecilere ve okurlara sorduk

100 okur ve 100 gazeteciyle yaptığımız mini ankete gelen yanıtlara göre yakın tarihin en unutulmaz manşeti, “Vay Şerefsiz.” Okurların sıkça andığı bir diğer başlık da Hürriyet’ten: “En geç 98’de Avrupa Birliği’ne tam üyeyiz

Akıllarda kalan manşetlerin ’i olumsuz ifadeler içeriyor. 2023’e veda ederken yayımladığımız “Haber Hafızası” yazı dizisinin bu yeni bölümünde, başlıklarda sıkça kullanılan “Dolar kritik seviyeyi aştı” gibi klişe ifadeleri de okurlara ve gazetecilere sorduk.

Başlığın, içeriğin ana metninden 5 kat daha fazla okunduğu yıllardır söylenir. Meşhur gazetecilik ödüllerine ismini veren Joseph Pulitzer, iyi bir başlığın “kısalığı, mizahı, betimleme gücü, özgünlüğü, edebiliği, zekâsı ve doğruluğu-doğruluğu-doğruluğu” ile öne çıktığını vurgular.

Doğru başlık için bir formül arayışı, klişeleri de beraberinde getiriyor. İlk kez atıldığında çok özgün olan bir başlık ilgi çekip büyük kitlelere ulaşınca kalıplaşıyor. Yıllar içinde okurun kanıksadığı, artık dikkat çekmeyen bir hâle gelse bile bu klişe kullanılmaya devam ediyor.

Aralarında kamuoyunda tanınmış habercilerin de bulunduğu 100 gazeteci ve 100 okura önce unutamadıkları bir manşeti sorduk. Ardından haber sitelerinde ve geleneksel medyada en çok göze çarpan haber dili klişelerini sıralamalarını istedik. Komik, ilginç ve şaşırtan başlıkların yanı sıra ırkçı, cinsiyetçi, ayrıştırıcı ve nefret söylemi içeren ifadeler de hatırlandı.

Hürriyet’in linç manşeti (1999)

11 kişinin aklına gelen “Vay Şerefsiz” manşeti, en çok hatırlanan haber başlığı. Hürriyet gazetesinin 20 Temmuz 1999 tarihli manşetinde Ahmet Kaya bu ifadeyle hedef alınmıştı. Dönemin yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, yıllar sonra, o manşet için pişman olduğunu söylemişti.

Deneyimli gazeteci Faruk Bildirici bu konuda şöyle diyor: “Bu haber Ahmet Kaya’nın ülkesine geri dönememesinin en önemli nedenlerinden biriydi. Medya linç aracı olarak işlev görmüştü, bu ve diğer gazetelerdeki izleyen manşetlerle…”

Yazar ve gazeteci Mazlum Vesek, manşetlerde nefret dilinin geçmişte sıkça kullanıldığına dikkat çekerek bir örnek daha veriyor: “Artık yayın yapmayan Tercüman gazetesinin ‘Kıvırın ulan kahpeler’ manşeti… 2005 yılı olmalı. Bir gazete bayii önünden geçerken görmüştüm. Alıp okuma gereği bile duymadım. Hiçbir konu böyle bir üslubu haklı göstermez…”

Star’ın unutulmayan, utandıran manşeti (2000)

Hayko Bağdat, futbolda şiddete ve ırkçılığa eğilime örnek olarak Star gazetesinin 2000 yılında attığı “Two Size” manşetini gösteriyor:

Leeds United ile Galatasaray’ın oynadığı maç sırasında 2 Leeds’li taraftar öldürülmüştü. Galatasaray’ın 2-0 kazandığı maçtan sonra Star gazetesi “Two Size” başlığı ile çıkmıştı. İki kişinin öldürülmesinin ardından “Sahada da, dışarıda da 2-0” diyordu gazete.

"Two size!"
Leeds United ile Galatasaray’ın oynadığı maç sırasında 2 Leeds taraftarı katledilmiş, GS 2 gol atmıştı. Bu tescilli ırkçının manşeti şu oldu: "Two size!"
Sırf bundan bile insan içine çıkacak yüzü olmaması gereken şahıs, millete geçmişini "hatırlatıyor."
Two size! https://t.co/JvevfYL1xS pic.twitter.com/cVTBxuNd4p

— İrfan Aktan (@irfanaktans) January 17, 2020

Posta gazetesinin unutulmayan manşeti (2015)

Bazen de olayın kendisi, örneğin büyük bir trajedi, zihinlere kazınan bir fotoğraf eşliğinde sayfalara taşınır ve o manşet yıllarca unutulmaz.

2 Eylül 2015’te Ege’de batan bir mülteci teknesinde ailesiyle can veren ve cesedi Bodrum sahilinde bulunan Alan (Aylan) Kurdî’nin o fotoğrafı, Posta gazetesinin manşetinde “Batsın bu dünya” başlığıyla yayımlanmıştı. Gazeteci Canan Kaya o manşeti şöyle anlatıyor:

Bu manşet ve fotoğraf, Suriye’deki iç savaşı ve Batı’nın iki yüzlülüğünü en sert hâliyle gösterdiği için hafızamdan silinmeyenler arasında yer alıyor. Fotoğrafı çeken ve mülteci sorununu tüm dünyaya taşıyan DHA muhabiri Nilüfer Demir Kandırmış’ı bir kez daha kutlamak istiyorum.

Aynı acı olayı haberleştirirken kullanılan “İnsanlık kıyıya vurdu” manşetleri de akıllarda… Zira olayın çarpıcılığı, manşeti en sâde hâliyle bile unutulmaz kılıyor. Gazeteci Müjgan Halis, bu coğrafyanın kanayan bir başka yarasına dikkat çeken “Çocuk gelini döverek delirttiler” manşetini de unutamadığını söylüyor örneğin.

Tansu Çiller’in verdiği manşet (1995)

Bazı manşetler ise yıllar sonra “unutulmaz” diye anılma başlıyor. Gazeteci Ruşen Takva’nın anımsadığı “En geç 98’de Avrupa Birliği’ne tam üyeyiz” manşeti bunlardan biri. Dönemin başbakanı Tansu Çiller’in 1995’teki bu açıklaması yıllar geçip de vaat yerine getirilmeyince kamuoyunda sürekli hatırlandı. Okurların ankete verdiği yanıtlara bakılırsa bu, en unutulmaz manşetlerden biri.

Gazetecilerin ankette verdiği tüm yanıtları şu tabloda görebilirsiniz.

Unutulmayan manşetlerin ’i olumsuz ifadeler

Yeni Akit’in milli voleybolcu Ebrar Karakurt’u hedef alan “Milli utancımız” başlığı da, nefret söylemi ve ayrımcılığın manşetlerde unutulmayan bir örneği olarak dikkat çekiyor.

50’si kadın, 50’si erkek olmak üzere 20 ile 80 yaş aralığında bulunan 100 okurun unutamadığı manşetlerin ’i olumsuz, ’u olumlu ifadeler içeriyor.

Liste: Okurların unutamadığı manşetler

Milli utancımız
Yağmacılar deprem bölgesinde
TikTok 25 yıllık evliliği bitirdi
İki aile arasında silahlı kavga
Yüzyılın felâketi
Göçük altında kaldık
Bir kadın cinayeti daha
Evlenmek istemeyen züppe bayanlar
Paraları alarak sırra kadem bastı
Daha yoksul, daha az özgür
Zama güncelleme geldi
Ananı al da git
İmam hatipler kapatılsın
Gülo teyze meğer erkekmiş!
Bir haftada 77 bin kez........

© Journo