Gülnaz, üşüdüm! (3)
Bunu kaç kez tekrarladım bilmiyorum ama yazdıklarımı silmeyi sevmiyorum, bunu biliyorum. Adımlarımı saydım bugün, bir makineden diğer makineye dakikada tam doksan dört adım attım. Bin kez sustum, bin kez yoruldum ama bin kez toparladım. Attığım düğümler ellerimi yıpratmış, onu gördüm. İnsan kaç düğüm atar, kaç düğümü çözer bunun ikileminden çıkamadım, yine yarı yolda kaldım ama yine kalktım, devam ettim. Büyüdüm, çok büyüdüm. Konuşmadığım iş arkadaşıma işçi-işveren ilişkisini anlattım. Sömürü düzenini, âdet günlerimizde uygulanan tuvalete gitmeme cezasını, edilen küfürlerle yaşatılan dolaylı şiddeti...
İçimden yani, ben o günden sonra hep içimden anlatırım çünkü anlatmak güç, susmak kolay. Daha çok susmak için teker teker çıktım merdivenleri, yine bir âdet günü, yine mesai saati, merdiveni otuz altı saate doğru dayamış. Yine uyku göz kapaklarımı zorluyor, yine nöbetleşe tuvalete kaçıp beş dakika uyku molası zamanı gelmiş ve yine Gülnaz yok. Evet, gün bitmiş yine, yine sabah olacak, yine usta gelecek, “Son dört saat kızlar, işini kaybetmek isteyen hayır deyip siktir olup gitsin!” diyecek. Göz göze geleceğim yine Gülnaz’la. Ne zaman mesai bu kadar uzasa Gülnaz eski anılarımın kapısını aralayıp giriverir........
© İz Gazete
visit website