2025’te ırkçılık niçin taştı? Basitçe açıklayayım |
2025 yılının son günlerinde dünyanın içinde bulunduğu kargaşaya baktıkça çaresiz şu iki klişeden birine başvurmak zorunda kalıyorum:
“Dur bakalım, hiçbir şey göründüğü kadar karmaşık değildir!”
“Bir dakika, hiçbir şey göründüğü kadar basit değildir.”
Çoğu kez birbiriyle taban tabana çelişen bu ifadelerden ikisini de kullanıyor ve ikisini de doğru buluyorum.
Alın şu kendisini daha çok İslamofobi olarak dışa vuran ve bizi de ilgilendiren son ırkçılık dalgasını. Özellikle X gibi platformlara bakarken insan dehşet içinde kalıyor...
Geçen hafta da değinmiştim. Irkçılar, beyaz derili vatandaş daha doğrusu tendaşlarını, özellikle inancı farklı göçmen ve sığınmacıları acilen denize dökmeye çağırıyorlar. Yoksa “uygarlık” sona erer diyorlar! Nasıl bir uygarlıksa bu!
Oysa onların denize dökmek, hatta kazığa oturtmak istedikleri insanlar, uygarlık vaatleri hatta davetleri sonucunda oraya gelmişti. Sözüm ona, Avrupa, ırkçılığı aşmış bir uygarlık vahasıydı! Devlet ve hukuk, Aydınlanma günlerinde çiçek açmış bu insani mirası savunmakla yükümlüydü.
Ama akıl almayacak şeyler oluyordu. Bugün Avrupa ve ABD’nin çeşitli yerlerinde kısmen devletin desteğiyle yaşanan sahneler ancak “hayalfersa” korku filminden sahneler olarak görülebilir.
İşte o zaman ben “Durun bakalım, bu resim çok karmaşık. Bunu biraz basitleştirelim ve aslında........