menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kötü olmasa iyinin yüzüne bile bakmazdık

7 1
16.10.2025

Ne 90’lar çocukları gibi teknolojiden bihaber olduk ne de günümüz çocukları gibi teknoloji yüzünden sokaklardan uzak kaldık. Okuldan çıktıktan sonra koşa koşa eve gidip kilomuzun yarısı ağırlığında çantaları salonun ortasına fırlatıp mahalle maçı yapmaya da gittik, internet kafede oyun oynamaya da… Sokaklarda şımarırken düşüp vücudumuzun her zerresini yara bere ile doldurduk. Maç yapmak için yoldan bulduğumuz taşları kale direği yaptık. Yeri geldiğinde karşı takımın kalesini büyütmek için o taşları gizlice kaydırdık. Ona rağmen gol olunca, “gol değil, direğin üstünden geçti” deyip mızıkçılık yaptık.

Güzel zamanlardı, özlenebilecek bir çocukluk yaşadığım için şanslı sayarım kendimi. Özlenebilecek bir çocukluk yaşadım ama özlenebilecek bir yerde çocukluk yaşamadım. Herhangi bir şeyin mükemmel olması imkânsız sonuçta… İster istemez güzel şeyler beraberinde kötüyü de getiriyor. Böyle olmasa bu kadar akılda kalıcı olmaz. Kötü zamanlar, iyi zamanları hatırlamaya zorlar. Kötü insanlar, kaybettiğimiz iyi insanlara hasret bırakır. Sonuç olarak “kötü” olmasa kimse “iyi”nin yüzüne bile bakmaz çünkü dünyada her şey zıttıyla var olur.

Evet, küçük bir kasabada büyümenin faydalarını gördüm, yukarıda bahsettiğim gibi. Ama dezavantajları da yok sayılamayacak kadar fazlaydı tabii. Herkes birbirini tanıdığı, kimin ne yapabileceğini bildiği için mahallede çocuklar ne zaman bir yaramazlık yapsa herkes bizim kapımıza gelirdi. Kesin benim başımın altından çıkmıştır diye. “Bizim çocukları hep sen yoldan çıkarıyorsun” deyip görüştürmezlerdi benimle. Bir şey de yaptığım yoktu oysaki, çocukluğun beraberinde getirdiği görevleri layıkıyla yerine getirmeye çalışıyordum. Arkadaşlarım da beni sevdikleri için aileleri ne kadar izin vermese de kaçıp çıkarlardı dışarıya benimle oynamak için, sağ olsunlar. Hala da........

© İz Gazete