Modern çağ, insanı toprağından kaçırdığı gibi unundan da kopardı. Sofralarımızın bereketi, tohumların köklerinden değil, laboratuvarlardan filizlenir oldu. Gıdanın özü, kimyasalların içinde kayboldu gitti.

Ama bazen bir insan çıkar; o, sessiz bir isyancı gibi, modernliğin sahte parıltısına karşı elindeki hamurla, yüreğindeki inançla direnir. İşte Fahri Aslan böyle bir kişi.

Onun hikâyesi, Siyez adlı bir buğday tanesinden başlıyor

Adana’nın bereketli topraklarından yola çıkıp İstanbul’un kalabalık sokaklarında kendine özgü bir yer edinen, “Siyezden Dünyaya” adlı mekanıyla bir yaşam felsefesi oluşturan bu hikâyenin mimarı Fahri Aslan, yıllar önce “temiz, doğal ve özü bozulmamış gıdayı insanlarla yeniden buluşturmak” hayaliyle çıktığı bu yolda; bugün Bostancı’dan Bahçeşehir’e uzanan bir lezzet zincirinin başında.

Adana’da başlayan serüven, siyez unundan yapılan lahmacunlar, doğal tuzlarla yoğrulmuş pideler ve Anadolu’nun kadim tatlarını modern bir anlayışla sunan tabaklarla büyüyor. Şimdi ise yeni açılan Bahçeşehir şubesiyle, sağlıklı beslenmeyi hayatının bir parçası hâline getirenler için de ideal bir adres. Fahri Aslan, her yeni şubede aynı özeni, aynı inancı ve aynı felsefeyi koruyor: Toprağın bereketine saygı duymak, doğallığı ticaretin değil vicdanın merkezine koymak.

Ben de bu anlam dolu yolculuğun hikâyesini, lezzetle iç içe geçmiş bir sohbetin sıcaklığında dinledim. Kebabın dumanı tüterken, masadaki her lokma bize bir kez daha iyi beslenmenin gerekliliğini hatırlattı.

Unutulmuş Lezzetlerin Nöbetçisi

Diyarbakır’ın köklü geleneklerinden süzülüp Adana’nın bereketli topraklarında filizlenen,........

© İstiklal