Güveçte Yanan Bir Hayat
Lütfiye Alparslan Şef’in Sessiz Direnişi
Florya’da, yeni yapılmış bir binanın altında, tabelasında “Güveçte” yazan mütevazı bir mekân var. İçeri adım atar atmaz insanı karşılayan koku; bir annenin elinden çıkmış yemekle bir şehrin kadim mutfağının birleştiği o tarifsiz sıcaklık. O kokunun içinde Diyarbakır da var, Lice’nin rüzgârı da İstanbul’un sert ve yorucu yılları da… Ve elbette, bu hikâyenin başkahramanı olan Diyarbakırlı Lütfiye Alparslan’ın sessiz ama inatçı direnişi…
Lice’den İstanbul’a uzanan bir kader
Lütfiye Hanım’ın hikâyesi, Diyarbakır’ın Lice ilçesinde başlıyor. Henüz on yedi yaşındayken, 1996’da evlilik nedeniyle İstanbul’a geliyor. Genç yaşının kırılganlığıyla tanımadığı bir şehrin içine bırakılır. Yıllar geçer, iki oğlu olur. Ardından, “kötü bir evlilik” dediği bir dönem başlar ve onu hayatın karşısında yeniden tek başına bırakan bir ayrılık. Ama işte tam da burada, hayatın yükünü sırtlar ve “kaçmak” yerine “çalışmayı” seçer. Tek bildiği iş iyi yemek yapmaktır. İlkokul mezunudur, bir mesleği yoktur. Ama elinin lezzetine herkes güvenir. Üstelik o lezzet, babasından ona mirastır; yemek kötü olursa kızan, ocak başında titizlikle duran bir babanın emeği…
Kentsel dönüşümde kaybolan iki dükkân, ama kaybolmayan cesaret
Küçükçekmece Cennet Mahallesi’nde açtığı ilk ev yemekleri lokantası, tam 14 yıl kapısında kuyruklar oluşan bir bereket yeridir adeta. Sonra bina kentsel dönüşüme girer; dükkânı kapanır. Bir an bile durmaz. Karşısında başka bir dükkân tutar. İki yıl sonra orası da kentsel dönüşüme girip yıkılır. İki kez hayalini kaybetmek… Birçok insan için bu, bir “yeter artık” anıdır. Ama Lütfiye Hanım için değildir.
O yılmaz, o küsmek bilmez, ocağı sönsün........© İstiklal





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein