Özlenen Güzel Ahlâkın Peşinde Gerçek Müslümanlığa Yolculuk
Camide secde edip çarşıda hile yapan, oruç tutup komşusunun hakkını yiyen, "Müslümanım" deyip yetimin hakkını gasp eden bir çelişkiyle karşı karşıyayız.
Oysa Hz. Muhammed (s.a.v.), "Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların güvende olduğu kimsedir" buyurmuştur. Bugün Müslümanlar bu tarife layık olabiliyor mu?
Toplumsal çözülmenin boyutlarına baktığımızda, Müslüman çoğunluklu ülkelerin p'inde yolsuzluk endeksi kritik seviyede seyrediyor.
İslâm ülkelerinde kamu kaynaklarının adâletsiz dağılımının yıllık 140 milyar dolar kayba yol açtığı belirtiliyor. Müslüman toplumlarda komşular arası güven oranı son 20 yılda E'ten ('e düştüğü ifade ediliyor.
Kurumsal yozlaşmaya baktığımızda, İslâm İş Birliği Teşkilatı verileri, üye ülkelerdeki yargı bağımsızlığı sıralamasının dünya ortalamasının 0 altında olduğunu ortaya koyuyor.
Liyakatin yerini kayırmacılığın ve taraflılığın alması, Müslüman ülkelerde beyin göçünü $0 artırmış bulunuyor.
Gündelik hayatta ahlaki erozyon ciddi safhada seyrediyor. TÜİK verileri, ticarette hile yapan işletme oranının 4'e ulaştığını gösteriyor. Aile içi şiddet vakaları son 10 yılda artmış. Trafikte hak ihlali yapan sürücü oranı g seviyesinde seyrediyor.
İslâm, kimlik kartına yazmakla değil, karakterine kazımakla yaşanır. Müslümanlık, sadece ibâdet değil; kul hakkını gözetmek, adâletle hükmetmek, tevazuyla davranmak, merhameti adâletle dengelemektir.
Bugünün Müslümanı, İslâm’ı sadece ritüellerde değil, ilişkilerinde, işinde, yönettiği kurumda ve sokağındaki davranışında temsil etmelidir.
Müslüman toplumlarda liyâkatsizlik, yolsuzluk, riyakârlık ve adâletsizlik arttıkça, Müslüman kimliği ile fiilî davranış arasındaki uçurum derinleşmiştir.
İslâm’ın en güçlü çağrısı olan “adâlet” kavramı sadece hutbelerde kalmıştır. Kurumlar, siyasî çıkarlarla; aileler, dünyevî hırslarla kuşatıldığında din, sadece dilde kalıyor.
Bugün genel olarak Müslüman, kimliğini bir “etiket”e, bir “profil”e, bir “görünüş”e indirgemiş görünüyor. Oysa gerçek İslâm, gösterişin, magazinin değil, özün, vahyin dinidir.
Hakikî Müslüman, domuz eti yemediği gibi, başkasının hakkını da yemez; yalan söylemez, haksızlığa sessiz kalmaz. Zekât verir ama aynı zamanda adâletsiz bir sistemin kurbanı olana omuz verir.
İslâm, ibâdet kadar doğru karaktere, iyi şahsiyete ve........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein