Kaybolan İnsanlık Mirası ve Bir Milletin Ruhu: Muhabbet, Şefkat ve Dayanışma. Siyasetin Ötesinde, Kalbin İçinde
Geçmişte mahalle kültürü, köy odaları, misafir odaları, âhilik teşkilatı gibi yapılar insanları siyasetin ve menfaatlerin ötesinde buluşturan mekânlardı. Bu tarihî zeminle bugünü kıyaslamak, kaybolan değerleri daha net gösterir.
Samimiyet, muhabbet, şefkat gibi kavramlar yalnızca şahsî ahlâkî tutumlar değil; toplumun adâlet, güven ve barış zeminiydi. Onlar kaybolduğunda yalnız kişiler değil, kurumlar da çürür.
Modern çağda hız, yalnızlaşma, sanal ilişkiler; siyasî kutuplaşmalarla birleşince gerçek dostluk, samimiyet ve yardımlaşma daraldı. Medya, özellikle sosyal medya, bu duyguları beslemek yerine tüketen bir hale geldi.
Bir toplumun vicdanı; sevgide, samimiyette, şefkatte, yardımlaşmada gizlidir. Bir zamanlar kapılar ardına kadar açıktı, sofralar ortaktı, sofralar çiçek açan bahçelerdi, şimdi beton duvarlara sıkıştı.
Muhabbetler siyasetin değil kalbin diliyle konuşurdu. Bugün ise sokaklarımızda kalabalık var ama kaynaşma yok; sözlerimiz çok ama samimiyetimiz az.
Siyaset üstü, inanç esaslı bu değerler, yalnızca kültürün süsü değil; milletin ruhunu ayakta tutan kolonlardı. Peki, biz nerede yitirdik onları?
Aileden başlıyor erime… Eskiden büyüklerin sözü mektepti, küçüklere şefkatle kol kanat gerilirdi. Şimdi ekranların sesi, evin sesini bastırıyor.
Eğitim kurumları, bilgi veriyor ama değer aktaramıyor. Siyaset dili, toplumu bölen bir çizgiye dönüştü. Medya, muhabbeti çoğaltacağına öfkeyi büyütüyor.
İstatistikler de bunu doğruluyor: TÜİK verilerine göre son on yılda “komşuluk ilişkileri” ve........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden