Anadolu’dan Gazze’ye Bir Asırdır Tekerrür Eden Zulüm, Katliam ve Soykırım. Anadolu 1918-Gazze 2025
Anadolu’dan Gazze’ye Bir Asırdır Tekerrür Eden Zulüm, Katliam ve Soykırım. Anadolu 1918-Gazze 2025: Aynı Senaryo, Yeni Sahne
Tarih, kimi zaman susan bir şahit, kimi zaman haykıran bir hakikattir. Bugün Gazze’nin yıkılmış sokaklarına baktığımızda, yüz yıl önce Anadolu’nun işgaller altında yaşadığı acıları yeniden görüyoruz.
1918–1922’de Batılı emperyalistlerin Anadolu’yu paylaşma girişimi ile bugün Gazze’de yaşanan işgal, farklı sahnelerde aynı oyunun tekrarıdır.
Hedef sadece toprak almak değildir; kültürü, kimliği, medeniyeti, maneviyatı ve nesli yok etmektir. Bu, emperyalizmin yüz yıldır uyguladığı sömürgeci, parçalama ve tasfiye stratejisidir.
O dönem İngiliz, Fransız ve İtalyan planlarıyla Yunan askerinin İzmir’den Kütahya’ya kadar yakıp yıktığı köyler, bugün İsrail bombalarıyla Gazze’de yanıyor.
1919’da İzmir işgal edildiğinde dünya sessiz kalmıştı; 2025’te Gazze bombalanırken de dünya yine sessiz.
O gün Milletler Cemiyeti Anadolu’daki işgalleri görmezden geldi; bugün Birleşmiş Milletler’in ateşkes çağrıları veto ediliyor. İnsanlık aynı kayıtsızlığı, aynı ahlâkî çöküşü yaşıyor.
Anadolu’da 1918–1922’deki işgaller ile Filistin/Gazze’de süren işgallerin ortak noktası, Müslüman halkların yaşadığı coğrafyalarda Batı emperyalizminin “sömürgeci, parçalama, tasfiye stratejisi”nin uygulanmasıdır.
Burada hedef sadece toprak almak değil, kültürü, kimliği, medeniyeti, maneviyatı ve nesli yok etmektir. Bu, emperyalizmin işgal döngüsüdür.
Tarih, I. Dünya Savaşı’nın kanla yazılmış sayfalarını bugün Gazze'de yeniden yazıyor. O zaman Anadolu'yu paylaşan emperyalist güçler, bugün Filistin'i parçalıyor.
O zaman İngiliz, Fransız ev İtalyan senaryolarıyla Yunan askerinin Kütahya’dan İzmir’e yaktığı evler, yaptığı katliamlar, bugün İsrail bombalarıyla Gazze'de yanıyor, yapılıyor.
1919'da İzmir işgal edildiğinde dünya sessiz kaldı. Bugün de Gazze’nin işgaline dünya sessiz. 2023'te Gazze bombalanırken BM'nin "acil ateşkes" çağrıları veto ediliyor.
Uluslararası sistem, Müslüman kanına aynı kayıtsızlığı gösteriyor. Sessiz kalmanın ahlâkî çöküşü. Dün de bugün de aynı.
I. Dünya Savaşı sonrası Anadolu Sykes-Picot anlaşmalarıyla parçalanmak istenmişti. Bugün Filistin, Balfour Deklarasyonu’nun ağır mirasını yaşıyor.
Her iki durumda da Batı, sunî sınırlarla Müslüman coğrafyasını bölmeyi, parçalamayı, işgal etmeyi ve yutmayı hedefledi.
Müslüman Türk Anadolu halkı işgale karşı Kuvayı Milliye ve cihad ruhuyla birleşti. O ruh, imanla birleşince destan yazıldı ve zafer geldi.
Bugün Gazze’de Hamas ve diğer direniş grupları aynı varoluş mücadelesini sürdürüyor. Fakat Filistin içindeki fraksiyonlar ve liderlik sorunları zaferi geciktiriyor.
Anadolu bize gösterdi ki tam birlik olmadan, ortak bir şuur ve iman olmadan var oluş mücadelesi ve zafer mümkün değildir. Zaafiyet, aferin gecikmesine yol açıyor.
20. yüzyılın başında Müslüman Anadolu Türklerinin maruz kaldığı zulüm büyük devletlerce görmezden gelinmişti; bugün de Filistin aynı şekilde yalnız bırakılıyor.
Bu uluslararası sessizlik, Batı’nın insan hakları söylemlerindeki........



















































