Osmanlı Kadını’nın Eğitimi |
İslam dininin, kadınların eğitimine yönelik katı ve mutlak yasaklar getirdiğini söylemek mümkün değildir. İslam tarihi incelendiğinde, yüksek düzeyde eğitim almış ve hatta bazıları öğretici konumuna ulaşmış kadın örneklerine rastlanmaktadır. Ancak İslam’ın, kadın-erkek ilişkilerini düzenleyen hükümleri ve kadınların özel ve kamusal alandaki rollerini belirlemeye yönelik normları, kadınların toplumsal yaşamdaki konumunu önemli ölçüde sınırlandırmıştır. Bu durum, kadınların ilköğretim sonrası eğitim almasının toplumsal işlevselliği konusunda soru işaretleri doğurmuştur. Özellikle klasik dönemde, kız çocuklarının ilköğretimin ötesinde bir eğitim alması yaygın bir şekilde teşvik edilmemiştir. Bu konuda İslam ulemasının büyük bir kısmı, kadınların yükseköğrenime devam etmelerini gereksiz görmekteydi ve bunu açıkça dile getirmiştir. Kadınların bilgi edinme hakları teorik olarak tanınsa da, uygulamada bu haklar sınırlı tutulmuş; toplumsal rolleri, kadınların eğitim yoluyla kamusal alana katılımını engelleyici bir işlev üstlenmiştir.[1]
Osmanlı Devleti’nde klasik eğitim anlayışı ve yapısı, özellikle Tanzimat Fermanı’nın ilanı (1839) sonrasında başlayan modernleşme hareketleriyle birlikte önemli ölçüde dönüşüm sürecine girmiştir. Bu dönemde, devletin yeniden yapılandırılmasını hedefleyen reformlar doğrultusunda, özellikle mülki bürokrasiye çağın gereklerine uygun, modern eğitim almış bireyler kazandırmak amacıyla yeni eğitim kurumları açılmıştır. Tanzimat, yalnızca siyasi ve idari alanlarda değil, eğitim başta olmak üzere toplumsal yapının pek çok unsurunda köklü değişimlerin başlangıç noktası olmuştur.T anzimat sonrası açılan modern okullar, geleneksel medrese sisteminden farklı olarak Batı tipi eğitim anlayışını benimsemekteydi. Bu okulların kuruluş amacı, sadece erkek bireylerin değil, aynı zamanda kadınların da kamu hizmetlerinde yer alabilecek düzeyde eğitim almasını mümkün kılacak bir altyapı oluşturmaktı.[2]
Osmanlı Devleti'nde kadınların eğitimiyle ilgili sistemli adımlar Tanzimat döneminde atılmaya başlanmıştır. 1869 yılında çıkarılan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile 6–11 yaş arasındaki kız çocuklarının ilkokul eğitimi almaları öngörülmüş; 1876 tarihli Kanûn-ı Esâsî ile de ilköğretim resmî olarak zorunlu hâle getirilmiştir. Bu gelişmeler, Osmanlı'da kadınların eğitime erişimini kurumsal bir çerçeveye oturtan ilk önemli düzenlemeler arasında yer almaktadır. Kadınların meslekî eğitimi konusundaki ilk girişimlerin ise özellikle okuryazarlık şartı aranmayan ebelik gibi alanlarda gerçekleşmiş olması dikkat çekicidir. Kadınların çalışma hayatına katılımını teşvik etmeyi amaçlayan bu adımlar, hem toplumun ihtiyaçlarını........