Duyguötesi Toplumda Sentetik Gerçeklik: Simülasyonun Estetiği ve Kapitalin Duyguları

İçinde yaşadığımız dijital çağda bilgiye ulaşmak her zamankinden daha kolay ve zahmetsiz bir hâle geldi. Enformasyonu hızla dolaşıma açabilen bu sistem, artık yalnızca bilgiyi değil; duyguları da algoritmalar aracılığıyla dolaşıma dâhil edebilen bir dönemi tanımlıyor. George Ritzer’in “Toplumun McDonaldlaştırılması” kavramı, standartlaşmış davranış kalıplarının artık yalnızca tüketim biçimlerimizi ve satın alma davranışlarımızı değil, duygusal tepkilerimizi de şekillendirdiğine; bu nedenle duygularımız aracılığıyla da pazarlamaya (Pazarlama 4.0 çağına) maruz kaldığımıza ve duyguların giderek sentetik bir hâl aldığına dikkat çekiyor.

Jean Baudrillard’ın “Simülasyon toplumu” yaklaşımı ise bu duygusal standartlaşmanın gerçekliği nasıl aşındırdığını/tahribata uğrattığını, sentetik duygularla şekillenen bir “duyguötesi toplumun” ortaya çıktığını anlatıyor. Bu yeni düzen duyguların kapitalleştirildiği, estetikleştirildiği ve veriye dönüştürüldüğü bir “duygusal kapitalizm” çağına zemin hazırlıyor.

McDonaldlaştırılmış Duygular

Ritzer’in analizine göre hız, verimlilik ve denetim ilkeleri artık yalnızca üretimi değil, duygusal iletişimi de kapsıyor. Sosyal medya platformları empatiyi bile ölçülebilir bir performansa dönüştürürken, kullanıcılar “beğeni” ve “yorum”larla endüstriyel bir duygusallık sergiliyor ve geri bildirim sağlıyor. Böylece duygularımız ve hislerimiz birer veri hâline dönüşerek kapitalleşiyor.

Bu süreçte duygular spontane ve insanî tepkiler olmaktan çıkarak algoritmalarca optimize ediliyor, profillerimiz analiz ediliyor ve ilgi alanlarımıza göre şekillendirilen bu büyük veriler, ulusötesi teknoloji şirketlerinin kontrolünde........

© İstiklal