Şiir; aşktır, sevdadır, özlemdir, sevgidir, sevgilidir. Şiir; yapraktır, hüzündür, güzdür. Şiir, romanları mısralara sıkıştıran sözdür. Kimi zaman gözyaşı olur; kimi zaman da olaylar ve durumlar karşısında yürekten kopup gelen bir çığlık... Acıya ağıt, mazluma kalkandır şiir. Aşk; şiirle somutlaşır, kahramanlar onunla yaşar; milletler, şiirle devletleşir, ebedileşir. Şiir; kimi zaman susularak çekilen bir iç, kimi zaman da kılıç olur haksızlığa, zulme, zalime karşı. Ne demişti Mehmet Emin Yurdakul: “Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et / Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet / Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir. Ben de bunaldığım her zaman diliminde şiirin kanatlarının altında yer bulmaya çalışırım kendime…
ÜLKEME VAH ÜLKEME!
Serv’e halef kuruldu, yine sancılı masa
El yükseltir siyasi, vatan ortada parsa
Bir yüzyılın sonunda yine geldik makasa
Sözde vatan diyenler toplanmış küme küme
Sur çekmişler kaleme, ülkeme vah ülkeme!
Adaletin ‘A’sı yok, her şey dal-et’e kalmış
Kurt terk edince tanı, meydanlar ite kalmış
Sülükler........