​Kontrollü Kaos

Sidney, geçtiğimiz Pazar tarihinin en karanlık günlerinden birine uyandı. Bondi Plajı’nın altın sarısı kumları, Pazar günü yaşanan ve 15 masum insanın hayatını kaybettiği korkunç saldırıyla kızıla boyandı. Hanuka kutlamaları sırasında Yahudi toplumunu hedef alan bu saldırı, sadece bir topluluğa değil, Avustralya’nın çok kültürlü yapısının kalbine saplanmış bir hançerdi. Ancak, henüz olaylar tazeyken, kentin güneybatısından, Narellan’dan gelen mide bulandırıcı bir haber, tehlikenin boyutunun sandığımızdan çok daha derin ve sinsi olabileceğini gösterdi. Müslüman mezarlığına bırakılan domuz kafaları, ilk bakışta “intikam” arayan öfkeli bir güruhun işi gibi görünse de, perdenin arkasına baktığımızda çok daha tanıdık ve tehlikeli bir senaryonun kokusunu alıyoruz.

​Narellan’daki bu çirkin saldırıyı sadece “İslamofobik bir tepki” olarak okumak, olayların arkasındaki asıl kuklacıyı gözden kaçırmamıza neden olabilir. Zihinlerimizi biraz geriye, çok da uzağa değil, yakın zamanda Fransa’da yaşananlara götürelim. Paris sokaklarında binalara Yahudi inancının sembolü olan Davut Yıldızı’nın sprey boyalarla çizildiği o günleri hatırlayın. İlk etapta herkes bunu antisemitizmin hortlaması veya Müslüman göçmenlerin bir tepkisi olarak yorumlamıştı. Toplum gerilmiş, fay hatları titremeye başlamıştı. Fakat Fransız istihbaratının titiz çalışması, gerçeğin çok daha soğuk ve hesaplı olduğunu ortaya çıkardı. O yıldızları........

© İstiklal