Sığınmacı, yani mülteci ve göçmen sorunu son yıllarda ülkemiz kamuoyunu sürekli meşgul etmekte olup ülkemizde yaşanan sosya-ekonomik sorunlar, ilgili veya ilgisiz bu sorun ile ilişkilendirilmektedir.
Her olumsuz olayın sebep ve sonuçları Suriyeli ve Afganlılara çıkarılmaktadır.
Bu toplumun hepsi sütten çıkmış ak kaşık kötü olan sadece Suriyeli ve Afganlılar olup bu bakış açısı insanı gerçeklere kör eden bir bakış açısıdır.
Bu bakış açısı, makul çerçevesinde değerlendirilmesi gereken olaylarda bile aşırı toplumsal tepkilere yol açmaktadır.
Makul dışı tepkiler çözümü çok kolay olan olayların çözümünü daha fazla karmaşık hale getirdiği gibi masum insanların düşman gibi görülmesine de sebebiyet vermektedir.
Başta siyaset kurumu olmak üzere tüm sivil toplum örgütleri sorunun çözümüne yönelik söz ve davranışlarında sorumlu davranmak zorundalar.
Hepimiz, mülteci ve göçmen sorununu kısa sürede çözmenin çok zor olduğu gerçeğini kabul etmek durumundayız.
Mülteci, yani sığınmacı olarak tanımladığımız Suriyeliler ülkemize durup dururken değil, ülkelerinde büyük kıyım ve zulme maruz kaldıkları, zulüm görmekten korktukları için yaşadıkları yerleri terk edip ülkemize sığınmak zorunda kaldılar.
Bir insanın yerini, yurdunu tüm mal varlığını bırakıp başka bir ülkeye sığınması ne demek, bir düşünün!
Elbette ki, milyonlarca sığınmacının olduğu bir ülkede istenmeyen bir takım olaylar yaşanabilir, yaşanacakta; ancak, her türlü sorunun mülteci veya göçmenlerden kaynaklandığını her fırsatta dile getirmek insaftan uzak bir yaklaşım olmaz mı?
Ayrıca, Suriyeli şerefsiz adi bir adamın yaptığı tacizi tüm Suriyelilere mal edip bu olay üzerinden Suriyelilere saldırmak hem insani hem de İslami olarak doğru........© İstiklal