Geleceğimiz Tehlike Altında |
Yazılarımda “iman, gençlik, aile ve nüfus” konularına yedi-sekiz yıldır sık sık yer veriyorum.
Allah(cc) izin verirde bundan sonrada yazı yazmaya devam edersem yine aynı konulara yer vereceğim; çünkü, bu konular neslimizin korunması dolayısıyla geleceğimizin korunmasıyla direkt ilişkilidir.
Nesli korumak vatanı korumanın en önemli şartıdır. Çok üzücü ama neslimizin büyük bir tehlike altında olduğunu görmek durumundayız. TÜİK’in geçtiğimiz günlerde konu eksenli dikkat çeken bir açıklaması basın kuruluşlarında yer almıştır.
Yılda bir kez yayımlanan doğum ve ölüm istatistiklerinin, cari yıl için aylık olarak yayımlandığı açıklamasında kısaca;
“Türkiye'nin, son 10 yılda doğurganlık hızındaki keskin ve sürekli azalmayla nüfusun kendini yenileyebilme kabiliyetini hızla kaybettiği; doğum sayısı, 2025 yılının 7 ayında geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 8,3 azalarak 503 bin 765 olduğu; ölüm sayısı ise aynı dönemde yüzde 0,7 artarak, 294 bin 824 olarak gerçekleştiğine," yer verilmektedir.
Son on yılda doğurganlık hızındaki keskin ve sürekli düşüşün nüfus meselesinin çok ötesinde manevi çöküşün habercisi büyük bir felaket olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu kriz öyle büyük bir kriz ki, ertelenemez ve acilen bu durumun nedenleri uzmanlarınca ortaya konularak çözüme dönük alınması gereken tedbirler alınmalı, yapılması gerekenler yapılmalıdır.
Doğurganlık hızının düşmesinin nedenleri neler olabilir?
İlk bakışta ekonomik kaygılar, özellikle üniversiteli işsizlik, şehirleşmenin getirdiği yaşam tarzları gibi sebepler ortaya konulsa da bütün bunlar meselenin görünmeyen yüzünün yanında daha yüzeysel kalır.
Asıl problemin, maneviyatın maddi kaygıların önüne geçirilmesi, aile........