Modern Köylülük ve Türkiye’de Derinleşen Çürüme |
Türkiye’de nüfusun yüzde 90’ı artık kentlerde yaşıyor. Fakat ortada acı bir gerçek var: Bu büyük kentsel nüfusun önemli bir kısmı, şehre taşınsa da zihnen taşınamadı. Yani insanlar yer değiştirdi ama zihniyetler yerinde kaldı. Bugün Türkiye’nin en büyük çelişkisi tam da budur.
Bu durumu en iyi anlatanlardan biri, ses sanatçılığı yapan sonra da bir dönem milletvekili yapmış olan, Uğur Işılak’ın “Öz Eleştiri” adlı eseridir. Şarkısında şöyle diyor:
“En derin mânâlar maddeye esir…
Belki delirmedik ama kudurduk…
Ufuk olmayınca dünden dem vurduk
Yarını olmayan günden dem vurduk
Önyargının adı oldu feraset…
Biraz sıkışınca dinden dem vurduk…
Tükettik her şeyi, neyimiz kaldı?”
Bu dizeler, aslında toplumun içine düştüğü zihinsel aşınmayı özetliyor. Çünkü biz gerçekten de çok önemli şeyleri tükettik.
Değerleri, ortak vicdanı, bilgiyi, emeği, adaleti… Ve geriye kocaman bir boşluk bıraktık.
Modern Köylülük: Yeni ve Acı Bir Gerçeklik
Bugün Türkiye’de yaşanan çürüme sadece ekonomik krizlerle açıklanamaz. Asıl çürüme, zihniyet çöküşüdür.
Bu çöküşü tanımlamak için artık yeni bir kavrama ihtiyaç var:
Modern köylülük.
Bu, coğrafi bir kavram değil; zihinsel ve kültürel bir haldir. Kökleri köyde olan........