Sömürge Reformizmi |
19 yy. dan günümüze coğrafyamız sömürgeciliğin farklı versiyonlarına maruz kalmıştır. Bir ülkeyi postallarla işgal edip sömürmek veya kurulan düzenle sömürmek arasındaki tercih alternatif maliyet hesaplarına göre belirlenmiştir. Günümüzde tercih edilen yol daha çok otoriter rejimlerle emeğin ve kaynakların sömürülmesini sağlayan ve herhangi bir başkaldırıya sömürenlerden önce müdahale eden koltuk, para, itibar peşinde olan kişilerin/grupların iktidarda tutulmasıdır. Sömürgeciler için otoriter rejimlerin sağladığı bu güvenceyi Türkiye gibi nispeten "modernleştirilmiş" ülkelerde oluşturulan piyasa, inşa edilen toplumsallık/siyasallık ve bunlara bağlı üretilen kültür sağlamıştır. Her ikisi içinde gözlemlenen sömürge şekli klasik dönem sömürgeciliğinden farklı olarak kurulan düzen üzerinden sömürgenin gerçekleşmesidir.
Sömürgecilik biçimi itibariyle farklılıklar ortaya koyarken değişmeyen bir talebini sürekli ortaya koymuştur: İslami düşüncenin reforma tabi tutulması. Tüm kaynakları sömürülen ve bu sürecin devamlılığı için sömürgeciler tarafından otoriter ve totaliter rejimlerin desteklendiği bu coğrafyada ilk ihtiyaç beyaz adamın reform taleplerinin yerine getirilmesi midir? Bu ihtiyaç bölge halklarının değil de sömürenlerin kurmuş olduğu düzenin devamlılığını sağlamak adına ortaya çıkmıştır. Afrika'dan Asya'ya uzanan sömürge coğrafyasında 21. yüzyıl için daha önceki yüzyıllarda olduğu gibi en önemli direniş hattını müslümanlar ortaya koymaktadır. Bölge için esas problemin çözümüne dair gerçekçi adımlar üreten direniş grupları reform tartışmalarının içersinde olmaktan çok bölgedeki sömürgecilerle ve onlarla iltisaklı otoriter rejimlerle mücadele yolunu benimsemişlerdir. Günümüzde sömürge düzenlerini karşı mücadele yürüten İslami akımlar, çıkar tanımları gereği fazlasıyla manipülatif içeriğe sahip olan bir kavramla tanımlanmaktadır: Terör!
Sömürgecilerin İslami düşünceyle ilgili belirli kategorik ayrımları ve uygulamaları bulunmaktadır. Kategorik ayrımlar için en belirleyici unsur çıkar tanımlarına tehdit oluşturan referanslara sahip olup olmamalarıdır. Güncel bir konu olarak İhvan-ın ABD tarafından terör örgütü olarak tanımlanması yine bu çıkar tanımlarına tehdit oluşturmalarıyla ilgilidir. İhvan gibi bölgedeki direniş grupları için öncelik temennileri reform veya gercekleşmezse "terör" olarak tanımlayıp hedef haline getirmek. En nihayetinde bölgenin tarihsel yapısında belirleyici olan ve günümüzde motivasyon üretmede ideolojilerden daha fazla ağırlığı olan İslami düşünce boş bırakılacak bir alan olarak görülmeyecektir. Tarihsel süreklilik bu durumun hem güncel olarak hem de önümüzdeki yıllarda temel tartışma konularından birisi olacağını göstermektedir.
Tarihsel açıdan baktığımızda reform talepleriyle ilgili birçok örnek karşımıza çıkmaktadır. Erken sömürge döneminde Mısır valisi İngiliz Lord Cromer "Modern Mısır" isimli eserinde temel olarak İslamın modernleştirilmesi gerektiği tezini ortaya koymaktadır. Kadın hakları, eğitim ve hukuk alanında “Batı tarzı reform” yapılmasını önerir. Farklı bir coğrafyada yine İngilizlerin valisi Lord Corzen(dışileri bakanı) Hindistan'da sömürgecilik süreçlerini yürütürken İslam dünyasının seküler reformlarla yeniden şekillendirilmesi gerektiğini dile getirir. Yine aynı dönemin etkin isimlerinden Rudyad Kipling "Beyaz Adamın Yükü" isimli meşhur şiirinde sömürge coğrafyalarının modern referanslarla........