Tokyo Yolculuğu

Seyahat gündeme gelince aklıma ilk Evliya Çelebi gelir. Yaşadığı zamanın şartlarını düşününce içinde nasıl bir öğrenme, merak etme, yeni yerler görme heyecanı varmış ki bıkmadan üşenmeden uzun yollar aşarak ülkeler dolaşmış.

Bu sefer benim yolculuğum Japonya’ya, yolum uzun. Seyahat ettiğim yerlere gitmeden Evliya Çelebi’nin o bölge hakkında yazdığı notlarına bakmayı seviyorum ama onun seyahat ettiği ülkeler listesinde Japonya’nın olmadığını biliyorum. Japonya’ya gitmek isteseydi o kadar uzun yolu kaç günde giderdi? Hem bir de deniz yolunu kullanması gerekecekti. Yaşadığı zamanın siyasi, ekonomik ve ulaşım şartları uygun olsa eminim giderdi ve seyahatnamesinde Japonya için çok şey yazardı. Japonya’ya yolculuğumda Evliya Çelebi’nin bakış açısı ile Japon insanlarının yaşam tarzlarına, kültürüne, inançlarına, değerlerine bakmaya niyet ediyorum.

Aktarmalı bir uçuş seçtiğim için Adana Havalimanı’ndan başlayan yolculuğumun ilk durağı Katar. Doha Havalimanı’ndaki düzen ve temizlik çok etkileyici, havalimanında Avrupalı turistler daha çok. Mescit ve abdesthane çok temiz, bekleme salonlarında koltuklar sürekli siliniyor. Havalimanın içinde akşam ezanı okununca şaşırıyorum. Katar Havayolları ile Tokyo’ya uçuşumuz, pilotun “Selamün aleyküm” diyerek yolcuları selamlaması ile başlıyor. Uçaktaki ekranlarda rotamızı gösteren pusula çıktığında Kâbe-i Şerif’in konumu da veriliyor.

On saatlik bir uçuş sonrası Tokyo Narita Havalimanı’na iniş yapıyoruz. Havalimanında ilk dikkatimi çeken, yabancı ülkelerden sebze ve meyvenin ülkeye giriş yasağını anlatan büyük afişler. Kendi endemik yapılarını bozmamak için sıkı denetim var, görevliler bagajları köpeklere koklatarak denetim yapıyorlar.

Havalimanından konaklama yerimize giderken bindiğimiz trendeki “Women Only” afişi dikkatimi çekiyor. Metro ve tren hatlarının bazı saatlerinde, kadınların rahat bir yolculuk yapmaları için özel seferler konulmuş. Bu afiş öğrencilik yıllarımdan bir olayı hatırlatıyor bana. Konya’da Selçuk Üniversitesi kampüs otobüsleri çok dolu olunca kız öğrenciler bazı seferlerin kendilerine özel olması için talepte bulunmuşlardı ve kız öğrenciler için özel seferler konulmuştu. Ülkenin gündemi bu otobüs seferleri olmuştu. Laiklik, feminizm, kadın hakları, şeriat gibi kavramlar üzerinden televizyonda günlerce kavga edilmişti. Kavga diyorum çünkü bu talebin gerçek sahipleri hiç dinlenmemişti, onlara hiç mikrofon uzatılmamıştı. Olaylara bakış açımız çok önemliydi.

Japonya’nın başkenti “38.505.000 milyon nüfuslu megapol bir bölge olan Tokyo, dünyanın en büyük kentidir” bilgisini internette okuduğumda açıkça biraz korkmuştum. Navigasyon teknolojisi ve yabancı dil çevirme programlarına güvensem de internette incelediğim o karışık metro hattı haritasını görünce tedirgin de olmadım değil. Ama Tokyo’yu gezdikçe gördüm ki Japonlar büyük bir sistem ve düzen oluşturmuşlar. Tokyo çok büyük bir şehir ama sokaklarında hiç insan yaşamıyor gibi temiz ve düzenli. Çöp kovası yok hiçbir köşede. İş yerinde, okulda nerede olursanız olun çöpünüzü eve götürüyorsunuz ve ayrıştırarak renkli poşetlerle kapıya koyuyorsunuz. Çöpün toplanma merkezi ev. Kadın erkek herkeste kol çantası dışında bez çantalar var. Amaç gün içinde çıkan çöpü eve taşımakmış. Japonya çöpü toplama ve ayrıştırma konusunda dünyanın en iyi ülkelerinden biriymiş. Geri dönüşümle atıklar yeniden ekonomiye kazandırılıyormuş.

........

© İnsaniyet