Sanat, Edebiyat ve Düşünce Dergisi
İbrahim Demirci’nin “ey Kudüs! / Bu tende can, bu göğüste nefes durdukça / Aşkımız sensin, umudumuz sen!” üçlüğünü kapağa taşıyor yeni sayısında Yitiksöz. Yirmi beşinci sayısıyla ekim ayının serinliğinde, uluslararası Siyonist sermayenin güdümündeki terörist faaliyetlerin Ortadoğu’yu yakıp kavurduğu günlerde ve dilinde beddua okuma ötesinde elinden bir şey gelmeyen Müslümanların hâl-i pür-melalinde okuruyla buluştu.
Genel Yayın Yönetmeni Sayın Duran Boz, “Yaşamak Birdenbire” adlı yazısında bugünlerde hayatın akışını kavramanın önemini vurgular. Birinci yılını doldurmak üzere olan uluslararası Siyonist sermayenin Gazze katliamı yanına Lübnan’ı da ekleyerek devam ediyor. Katliamın sona ermesine yönelik adım atılamıyor. Bunların üstesinden gelmenin yolu bizlerin, hayatımıza yapay hayatlar ve ilişkiler eklemek yerine ezeli ilkeyi yerleştirmekten geçtiğine değinir. Yazıdan kısa bir bölüm sizlerle:
“Akışı kavrayabilmek için zamanı aşan bir bilinç gerekiyor. Çözülüşü durdurmak uğruna haz ve hız salgınlarına bentler örecek yeni bir yaklaşım… Bundan başkası beyhude bir çabadır.
İnsan, tutarlı bir tavırla tarihi doğru okuyarak yeni baştan bir hikâye yazabilir. Yapay hayatların yerine, ezelî ilkeyi önceleyen hayatların istikametine yönelebilir.
Bu anlamıyla varoluşsal sorumluluğu kavrama arayışında olanlar için yazı, yeni bir kazı alanıdır.
Dergiler, ülkemizde her türden düşüncenin pişirildiği birer ocaktır.
Nuri Pakdil’in ifadesiyle; “sanat dergileri, edebiyat dergileri, edebiyatın yalnızca ‘yeraltı haritaları’ değildir bence; bunu da aşan bir yoğunlukta, sanatın, edebiyatın yeryüzü ‘mahşeri’dir. Sanatın, edebiyatın piştiği bir kazandır dergiler. Yalnızca sanatın mı, edebiyatın mı?
Ülküler de dergilerde ‘doğar’; özenle güneşe çıkarılır burada.
Dergilerde yer bulmayan bir ülkü ‘soğukta donar’ ve boşluğa düşer çabucak.”
Dert sahibi dostlar bir bir aramızdan ayrılıyor:
Mehmet Doğan, Ersin Nazif Gürdoğan ve YakupÖmeroğlu. Menzilleri mübarek olsun.”
Yitiksöz-25’e şiirleriyle katkı sunan Cahit Koytak, Sinan Davulcu, Adem Turan, Mustafa Gök, Suavi Kemal Yazgıç, Ümit Zeynep Kayabaş, Yunus Emre Altuntaş, Mehmet Aycı, Yasin Mortaş, Hüseyin Çolak, Ali Sali, Ekrem Elmas, Nurettin Durman, Metin Kaplan, Kadir Ünal ve İrfan Çevik’i en içten dileklerimle tebrik ediyorum. Sinan Davulcu, Göç şiirinde Gazze’nin hâl-i pür-melâli üzerinden Müslümanların çaresizliğine ve etkisizliğine değiniyor. Buyurun şiire:
Göç
-Dünyaya doğru uzayan Gazze’ye-
Bozuntuya vermediğimiz şu göğü de alıp sana göçesim tuttu
Levhaları aşılayan, ters heykellere ışıldayan delikanlıları
Caddelere abilik yapan sloganları, yeniyetme yağmurları.
Sana çoktan seçme sonuçları, evcil sütunları
Döne döne işaretlediğimiz parmak uçlarını
Sana yazıdaki direncin sırlarını açasım tuttu.
Haritalar kavilleşti bak, kavîleşti meydanların ucu
Eğri büğrü dallara yürüyen suları
Sana içimdeki surları heyhatları sunasım tuttu.
Bunları hemen konuşalım gör ki sözleri kazaya bıraktım
Musa’nın sandıklarıyla adına aynı hizadan baktım
Yüzünün bölmelerine çarpmalarına kaçasım tuttu.
Yitiksöz-25’te; Müzeyyen Çelik, Yavuz Ahmet, Gülçin Yağmur Akbulut, Hasan Keklikçi, Emel Karagedik, Emrah Atiş, Qolan Amaov ve Eren Buğdaycı Yitiksöz okurlarını kurmacanın engin dünyasına davet ediyor.
Müzeyyen Çelik “Sünnetçi Fındık ve Sezai” adlı öyküsünde erkek çocukların korkulu rüyasını oluşturan sünnet-sünnetçi konusunu öykü konusu ediniyor:
Sünnetçi Fındık ve........© İnsaniyet