El İçin Söylenenler (3)

El, edebiyattaki edatlar/ilgeçler gibidir; tek başına bir anlam ifade etmez, bir diğer ele ihtiyaç duyar. Ağaçlar bile el ele tutuşunca orman olur. El ayak çekilince gecenin gizemini de karanlığın sırrını da el yordamıyla çözer insan. El dilin yelkeni, kalbin kanadıdır. Elinden hiçbir şey gelmediği anlarda insan Rabbine yönelince, diline ve kalbine eşlik eden yine el değil midir? Duaların mütemmim cüzüdür eller o seçkin vakitlerde.

İnce, uzun bir nehir gibi elleri vardır kimilerinin. Cümle başında bile olsa küçük harfle yazılmalı onların elleri. Küçük harfler gibi iddiasız ama anlam yüklü olmalı sevilenin elleri. Kimi eller vardır yed-i beyza hükmünde; kardan daha beyazdır bazı eller, bir ehil ele değmekle. El almanın mistik hazzı ile el vermenin ustalık farkını el yordamıyla bilmenin ince hikâyesi kadar gizemlidir el’ in ele avuca sığmayan o en kadim hikâyesi.

Kışın ayazı, kuşun avazı anlaşılmadan ellerin niyazı anlamlandırılamaz. Kuşların üşüyen küçücük ellerini düşünmek de bir aşk türüdür. Derdine âşık olan aşkını dert edinmez. Derdi eski olanın eskimez derdi… Bunu en iyi ellerin kıymetini bilenler bilir. İsmet Özel, Kuşun Ölümü şiirinde ölü kuşların üşüyen ellerinin endişesini taşır:

“kuş öldü
küçücük bir yorgunluktu ölmeden önce
öldü, kim ısıtır artık onun ellerini”

Kadim bir teamüldür; yâr’ in yarasına yâr olunur, yâr’ a yara olunmaz darası alınmadan. Sardığın kırık kanadı unutursun, kırılanın hatırına. Kırdığın kanadı hatırından çıkarmazsın, günahından çok ustasının hatırına.........

© İnsaniyet