Hayat

Suyun temiz yerinden içer, musikînin hasını dinlerdi. Yetinmez; kalbine gelen manaları kırka böler, birini şiir yapardı. Uzun-kısa-orta tiradlarla dolu hayatlardan şiddetle kaçınır, boylu boyunca ‘an’ın içerisine sererdi hikâyesini. Sızıyı bilirdi ama oralı olmazdı. Biyografik bir hayatı olsun istemezdi. Biyografik olmamak asimetrik olmak mıydı? Ona göre hayat, yaratıldığı gün başlamıştı. O günden dünya hayatına gelinceye kadarki zamanı kendisi de dâhil kim yazabilirdi. An kadar kısa belki daha da kısa bir dünyanın ilerisinde yer alan hayatı da işin içine sokunca, dünya hayatının genel geçer giriş gelişme sonuç düzeneğinden ibaret biyografisinin ‘insanı’ ne denli kuşatıp içine alabileceğine ilişkin sorular sormayı dahi abesle iştigal kabul ederdi. Allah’ın ‘var’ı yaratmasından........

© İnsaniyet