Bilginin belirsizliğe, düzenin kaosa dönüşmesi ve değerlerin yok sayılması, doğrudan insanın ve doğallığının hedef seçilmesini beraberinde getirmiştir. İnsanın doğallığının önemli bir unsuru cinsiyeti ve cinselliğidir. Cinsiyetsizleştirme insanın doğallığından uzaklaştırılması, kimliksizleştirilmesi, ailenin yok edilmesi, değerlerin yozlaştırılması ve toplumun fesat çukuruna itilmesidir. Bu girişimin temel amacı, cinsel ilişki serbestliğinin ve keyfi cinsiyet tercihinin önünü açmaktır. Böylece insan istenilen şeklin verildiği veya her tür muamelenin kendisine yapılabildiği bir tür nesneye dönüştürülmek istenmektedir.
Bakıldığında bu gidişin son noktasının ne veya neresi olacağı şüphelidir. Nitekim LGBT hareketinin artısının neyi ifade ettiği ve insanı neye dönüştürme niyeti taşıdığı yani nihai amacının ne olduğu tam bir belirsizliktir. Tarihî derinliği 1900’lü yıllardan öteye gitmeyen bu akım ne yazık ki kendilerini medenî sayan batı toplumlarını adeta hipnoz etmiş veya esir almıştır.
Bu hareketin tarihini daha eskiye götürmeye çalışanlar bundan binlerce yıl önce yaşamış Sodom ve Gomere kavimlerindeki sapkınlığa ulaşabilirler. Zaten şu ayet bu sapkın fiilin toplumsal ve kültürel düzeyde daha önceki toplumlarda bulunmadığını ifade etmektedir: “Lût, kavmine demişti ki: “Siz, kesinlikle daha önce hiçbir milletten hiç kimsenin yapmadığı bir hayasızlığı........