Yazar, Kültür ve Gönül Adamı Recep Seyhan’ın Ardından

Günümüz Türk edebiyatının çok kıymetli hikâyecilerinden Eğitimci-Yazar-Kültür Adamı Recep Seyhan’ı, üniversite öğrenciliğimden itibaren takip ettiğim Mavera dergisinin Aralık 1986’daki sayısında okuduğum “Güzel Görmek, Güzeli Görmek” isimli deneme yazısıyla okumuştum ilk defa. Recep Seyhan’ın bu güzel denemesinde ifade ettiği “Sanatçı, bizim en bayağı bulduğumuz bir nesnede bile bir güzellik bulan adamdır.” cümlesi beni çok etkilemişti. “Güzeli görmek” ile “güzel görmek” arasındaki farkı çok güzel ortaya koymuştu bu yazısında yazar.

Yazar Recep Seyhan’ın hikâyelerini ise Mavera dergisinin Kasım 1987’deki sayısında yayımlanan “Asrısani Güneşleri” isimli eserini okuduktan sonra ilgi ve zevkle okumaya başlamıştım.

İstanbul’da öğretmenlik yaptığım zamanlarda yüz yüze tanışıp sohbet ettiğim Şair-Yazar İhsan Işık’ın sahibi olduğu Ünlem Yayınevi’ne 1992 yılında öğretmen arkadaşım Mehmet Temiz ile uğramıştık. İhsan Işık Hocam, Amasya/ Taşovalı olduğunu öğrendiği Mehmet Temiz Hocama hitaben “Bir dönem Genel Yayın Yönetmeni olduğum Mavera’da çok güzel hikâyelerini yayınladığımız Taşovalı Eğitimci-Yazar Recep Seyhan’ı tanıyor musunuz hocam?” diye sormuştu. Mehmet Temiz Hocam da “Evet İhsan Hocam, tanımaz olur muyum? Hem aynı köydeniz hem de samimi arkadaşım olur Recep Seyhan Bey.” diye cevap vermişti. İhsan Hocam: “Şimdi nerede ne yapıyor Recep Seyhan? Yazmayı bıraktı mı? Hikâye yazmaya mutlaka devam etmeli. Hikâyede, büyük yetenek” dediğinde Mehmet Temiz Hocam: “Rize’de bir Anadolu lisesinde edebiyat öğretmenliği yapmakta o. Hanımının bileziklerini bozdurup “Çiçekler Selamını Kesmişti” isimli bir hikâye kitabı da çıkardı Recep Hoca.” demişti. Ben de bu vesileyle Recep Seyhan’ın hem çok iyi bir hikâyeci olduğunu hem de Karadeniz’de öğretmenlik yaptığını öğrenmiştim o gün.

Çok kıymetli Eğitimci Mehmet Temiz ağabeyin Samsun’da öğretmenlik yapan kız kardeşinin evladının sünnet merasiminde 1994 yılında Eğitimci-Yazar Recep Seyhan ile yüz yüze görüşüp sohbet etmek nasip olmuştu. Meğer Recep Hocam, o yıllarda memleketimiz Samsun’da Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği yapıyormuş Mehmet Temiz Hocamın eniştesi, Edebiyat Öğretmeni Ömer Apaydın Hocamın evindeki sohbetimizde Eğitimci-Yazar Mustafa Genç Hocam da vardı. Yazılarıyla kendilerini tanıyıp hayran olduğum Recep Seyhan ve Mustafa Genç Hocamlar ile tanışıp muhabbet etmekten, edebiyat ve yayın dünyasıyla ilgili dertleşmekten, ortak meseleler üzerinde aynı dilden konuşmaktan çok mutlu olmuştum. Kendisini üniversite yıllarımdan itibaren Mavera dergisinden zevkle okuduğumu, Şair-Yazar İhsan Işık Hocamızın hikayeciliğiyle ilgili güzel sözlerini kendisine aktardığımda büyük heyecan ve memnuniyetini hissetmiştim. 1993 yılında Ünlem Yayınevi’nden yayımlanan “Türk Edebiyatında Ölüm Şiirleri Antolojisi” isimli kitabımızı da kendilerine hediye etmiş olmamdan, muhabbetimizden de çok memnun olmuşlardı.

Değerli Recep Seyhan Hocam ile bu görüşmemizden sonra bir daha yüz yüze görüşmek nasip olmadı maalesef! Yazma konusunda da çok uzun süren bir fetret dönemi yaşamıştı. MEB’in açtığı yurt dışı sınavını kazanarak 1998-1999 eğitim yılında Federal Almanya’nın Bavyera Eyaleti’nde görev yaptığını, döndükten sonra emekli olduğunu, İstanbul’a yerleştiğini, Sultangazi Belediyesi’nde kütüphane görevlisi olarak çalıştığını ortak arkadaşımız Mehmet Temiz Hocamdan öğrenmiştim.

Recep Seyhan, yurtdışında kaldığı döneme ilişkin tuttuğu notları “Augsburg Notları” başlığıyla Dergâh dergisinde yayımlamaya başladığında çok sevinmiştim. Bu çok ilginç ve değerli gezi notlarını 2017 yılında da “Çöp Kovasındaki Resimler /Augsburg Notları” ismiyle yayımlamıştı.

2013 yılından itibaren........

© İnsaniyet