Ay Vakti Dergisi (Temmuz-Ağustos 2024) 211. Sayısı Yayımlandı

Değerli Dostlar, Merhaba!

Sözün başında geçtiğimiz günlerde ahirete uğurladığımız iki değerli büyüğümüzü zikretmek istiyorum: Merhum D. Mehmet Doğan ve merhum Ersin Nazif Gürdoğan büyüklerimize Cenâb-ı Hakk’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun.

Mehmet Doğan abiyle Ankara’da Yazarlar Birliği’ndeki bir sohbetimizde, 80’li yıllardı, komşu ilden Ankara’ya zor şartlarda geldiğimi, çalıştığım köyden ilçe sapağına dokuz km. yürüdüğümü, oradan il merkezine ilçe otobüsü ile gelerek, iller arası yolculukla ancak gelebildiğimi söylemiştim. Kendisi de üniversiteden mezun olduktan sonra Kırıkkale’nin köylerinde bir süre vekil öğretmenlik yaptığını, cumartesi öğleden sonra, zira o zamanlar okullar cumartesi öğlene kadar eğitim yaparmış, asfalta çıkıp kamyonlara el ederek Ankara’ya geldiğini anlatmıştı. Bu minval üzere sohbetimizden zihnimde kalan, Akif’ten okuduğu beyitti:

“Allâh’a güven, sa’ye sarıl, hikmete râm ol
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol”

Batılılaşma İhaneti, ilk baskısı mavi kapaklıydı, binlerce insanın ufkunu değiştirdi.

Merhum Ersin Nazif Gürdoğan’la İstanbul’da karşılaştığımda derin bir mütefekkir karşısında olduğum duygusunu çok derinden hissetmiştim. Teknolojinin Ötesi, Kültür ve Sanayileşme kitapçı vitrinlerinden uzun yıllar inmedi.

Ay Vakti’nin “Teo Politik Kaosa Doğru” başlıklı ve Ay Vakti imzalı giriş yazısında küresel sistemin günümüzdeki hedefleri ve oluşturduğu kaos irdeleniyor:

“Dünya, yeni olay ve olgulara gebe…

İki büyük dünya savaşının öncesinde yaşanan olaylara benzer manzaralar cereyan etmeye başladı. Reel politikle hiçbir ilgisi olmayan, olabildiğine fevrî hatta akıl dışı diyebileceğimiz olaylar ‘sıradan, normal ve olağan’ gösterilmeye çalışılıyor.

Kaos her yanda…”

Bu sayıda şiir ve şairler geçidini izliyoruz: Ali Yaşar Bolat, Kum Saati; Selami Şimşek, Belki De Kendi Gelir; Ferhat Öksüz, Hariçten Gazel; İsmail Bingöl, Ey Gönül Zindanımdaki Sevgili; Ziya Karatekin, Bir Uyanış Öyküsü; Mehmet Sertpolat, Masal; Muhsin Küllüoğlu, Gök Susmuş; Hatice Sakallı, Gazze’de Çocuk Olmak; Burhan Tuz, Mızrağı Bileyen Hançer; Semra Saraç, Geçmiş Yanımızdadır; Kuşlar Çocuk Ölümlerini Kanatlanıp Uçursalar, Nurettin Durman.

“Zaman ellerimden uçup gidiyor
Ve ben bu çaresizlikle savrulup duruyorum
Ne bir anlam katabiliyorum ne de halimi arz edebiliyorum
Bir anlatılmazlık ve anlaşılmazlık içinde sürüp gidiyor hayat
Yapılması gereken ise ‘ya tahammül ya........

© İnsaniyet