Küresel feminist ve devrimci bir ikon: Frida Kahlo

Bir hastane sedyesinde, yürüyebilecek ya da yaşayabilecek mi diye kâbus gibi geçen 3 haftalık yoğun bakım sürecinden sonra, gözlerini acının, çaresizliğin içinde kıvranarak açan gencecik bir kadın…

"Yaşamım boyunca kaç korse kullandım? Kabaca 30 diyebilirim. Onları süsledim. Boyalarla, küçük kumaş parçaları yapıştırarak, renkli tüyler, minik ayna parçaları ile süsledim onları.

Yine de bu alçı parçaları ya da çirkin demirlerle donanmış yaralı bedenime karşın, Breton'nun deyimi ile 'çılgınca sevilmiş' olduğumu kabul etmeliyim. Aşk tanrıçası benimleydi herhalde.

Sevildim. Sevildim. Sevildim… Yine de yeterince değil, zira insanlar asla yeterince sevemez, buna bir ömür yetmez. Ben de hep sevdim. Aşkla, dostlukla. Erkekleri, kadınları.

Bir erkek bana bir seferinde lezbiyen gibi seviştiğimi söylemişti. Kahkaha ile güldüm. Bir müttefikin tanınmasıydı benim için. Kendininkinin benzeri bir bedeni daha derinden tanımak…

Hem sonra, kazadan sonra yani, bedenim incindikçe, onu kadınlara teslim etmeye daha çok gereksinim duydum. Sessiz anlaşma, dolaysız yumuşaklık…

Bence insan çoğuldur: Erkekler kadınsılığın izlerini taşır, kadınlardaysa erkeklerin bir ögesi vardır. Ve her ikisi birden içlerinde çocuk ögesini taşırlar…


Kuşkusuz bu cümlelerin sahibi Frida'dan başkası olamazdı.

Zira Frida olmak oldukça zor bir mücadele gerektirir.

Meksikalı ressam Frida Kahlo, acının başka bir suretiydi adeta.

Hafiften bıyıklı ve tek kaşlı Frida…

Mutluluğun, ihtirasın, yokluğun, ihtişamın, dehanın ve bohem tarzı yaşamın ikonuydu.

Davet edildiği ortamlarda, insanların karşısına asla makyajsız çıkmazdı, ama kendisi ile özdeşleşen bıyığını aldırmaya asla yanaşmazdı; hatta daha da karartmak için bir kalem kullanırdı.

Frida için kırmızı ruj, kırmızı oje ve parfümü onun vazgeçilmeziydi.

Babasının "hep bir erkek çocuğum olsun isterdim" dediği mavi evde gözlerini açmıştı çünkü…

Baba ve kız arasında inanılmaz bir bağ vardı.

Babasının erkek çocuğa olan sempatisi Frida'yı bir erkek gibi giyinip, erkek gibi davranmaya yöneltti…

Ancak sadece bu olay Frida'nın hislerini değiştirmeyecekti elbette.

Lakin Frida sanatçılar, feministler, komünistler, eşcinseller ve ötekileştirilmiş insanlar için adeta bir ikon oldu.

Kimine göre komünist ya da eşcinsel, kimine göre feminist ya da devrimci...

Kendisi için söylenen her cümlenin; sanatı, yaşamı, aşkı ve tutkuları açısından eksik kalacağını düşünenlerdenim.

Sıra dışı bir ressamdı Frida. Hayal gücüyle acıyı, mizah ile şehveti olağanüstü bir güçle sanatıyla harmanladı.

6 Temmuz 1907 tarihinde Mexico City Coyoacan'da doğdu.

6 yaşında geçirdiği çocuk felci yüzünden bir bacağı sakat kaldı.

Bu nedenle kendisine "Tahta Bacak Frida'' dediler.

Tüm yaşamını etkileyen hastalık, yaşamının sadece bir perdesi olacaktı oysa.

Hayat ona asla masum ve adil olmayacaktı…

Bu hastalık onun 9 ay boyunca........

© Independent Türkçe