Rusya, Kuzey Kutbu'nu militarize ederek Soğuk Savaş'ı yeniden canlandırıyor!

Batı'nın Rusya ile mücadelesinde sorunlarını artıran gerilimleri ile birlikte yeni bir bölge belirmeye başladı.

Rusya ve Çin, Kuzey Kutbu'nda güç gösterisi yaparken Batılı güvenlik yetkilileri NATO'nun tehdit ile yüzleşmeye yönelik hazırlıkları hakkındaki endişelerini dile getiriyor.

Washington'daki İklim ve Güvenlik Merkezi'nde araştırma görevlisi Ethan Wong, bunu şöyle açıklıyor:

Kuvvetlerinin sayısı Soğuk Savaş sırasında olduğundan hâlâ daha az olsa da Rusya'nın askeri faaliyetleri ve modernizasyonu arttı ve Kuzey Kutbu'ndaki gücü, Soğuk Savaş'ın aksine güç dengesini değiştirdi. Bununla birlikte Rusya artık farklı ve giderek daha öngörülemez bir aktör haline geldi.


ABD'li yetkililer, Rusya'nın Kuzey Kutbu'ndaki askeri yığınağının gerilimi artırdığını ve bunun Pentagon'u bölgeye yönelik stratejisini ve finansmanını yeniden düşünmeye sevk ettiğini söylüyor.

Rusya ağırlıklı olarak Kuzey Kutbu'na odaklanıyor, çünkü Kuzey Kutbu'nun yarısından fazlası Rus toprağı.

Bu endişe, uzmanların, bölgenin militarizasyonunda rol oynadığını söylediği iklim değişikliğinin etkisiyle de arttı.

Arktik buzulları eridikçe, buradaki deniz yolları da seyrüsefer ve nakliye için daha uygun hale geliyor ve bu, artan sayıda ülkenin dikkatini Arktik deniz yollarına çevirmesine yol açıyor.

Deniz buzullarının erimesi bölgeye girişi ve bölgede dolaşmayı kolaylaştırıyor fakat aynı zamanda Kuzey Kutbu ülkelerini daha savunmasız hale getiriyor.

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Wong, "Seyrüsefere uygun sular giderek daha fazla kargo taşımacılığı gibi fırsatlar sunuyor, ancak aynı zamanda daha önce doğal savunmalar tarafından korunan yeni gözetim alanları da yaratıyor. İklim değişikliği Kuzey Kutbu'nu yeni aktörlere ve daha fazla askeri ve ekonomik faaliyete açıyor" dedi.

Peki, Kuzey Kutbu neden önemli?

Wong bu soruyu, şöyle yanıtlıyor:

Arktik Okyanusu olarak da bilinen Kuzey Kutbu bölgesi, dünyadaki işlenmemiş doğalgazın yüzde 30'unu ve potansiyel petrol rezervlerinin yüzde 13'ünü içeriyor. Yapılan değerlendirmelerde demir cevheri, bakır, nikel, çinko fosfat ve hatta elmas dahil olmak üzere bölgenin maden kaynaklarının değeri 1 trilyon dolara ulaşıyor.

Wong, şunu da ekliyor:

Bu zenginlikler tek başına bölgeyi cazip bir hedef haline........

© Independent Türkçe