Sosyalistler alternatif bir ekonomi programı tartışıyorsa umut vardır |
Türkiye’de sosyalist düşünce, özellikle reel sosyalizmin 1990’lı yılların başında yenilgisinin ardından, kabaca ifade edersek ‘kitaptan kopmuş’, postmodernizmin, sonrasında da ‘farkındalık’ denen woke kültürün empoze ettiği söylemlerin etrafında varlığını sürdürmek gibi bir eğilimin boyunduruğuna girmişti. Genel olarak baktığımızda, bugün de durum pek farklı değil. Kimlik siyasetiyle popülist söylemler arasında gidip gelen, en önemli ideolojik kaynağı olan marksizmin temel ilkelerinden kopuk, alternatifler üretemeyen bir görünüm sergiliyor.
MESELELERE YANITINIZ YOKSA GERİSİ KİMSEYİ İLGİLENDİRMEZ Kİ!..
Marksist-leninist ilkelerle yola çıktığını iddia eden pek çok sosyalist parti ve oluşum için durum bu ne yazık ki… Hâl böyle olunca, doğal olarak ekonomiye ilişkin ileri sürecek fazlaca tezleri de olamıyor. Oysaki, sosyalist partileri diğer siyasî partilerden ayıran en temel fark; sınıfsallık temelinde bir sistem eleştirisi yapabilmeleri, güncel ekonomik meselelere çözümler üretebilmeleri ve bunu yaparken de nihai amacını asla unutmamalarıdır. Unuttuklarında, bir bakmışsınız; sosyal demokrat olduğu bile çok tartışmalı bir partinin genel başkanı, sizden ileri hedefler ortaya koymuş! Hatırlayalım hep beraber… Beşli çete tartışmalarında, oligarşik ahbap çavuş kapitalizmini eleştirirken, Kemal Kılıçdaroğlu “Hepsini kamulaştıracağız” dediğinde, öyle ağzınız açık bakakalırsınız! Milliyetçi bir partinin eski başkanı ‘tiksindirici borçlar’dan söz ettiğinde de neden bunu gündeme getirmediğinizi düşünüp ahlanıp vahlanırsınız!.. Çünkü siz moratoryumdan hiç bahsetmemişsinizdir!
BELLEK YİTİMİNİN
EN İYİ REÇETESİ…
Bu ideolojik bellek kaybının bedeli sosyalistler için ağır oluyor. Mesele her zaman öncelikle ekonomi oysaki, değil mi ki üstyapıyı altyapı belirler kitaba göre! Değil mi ki, tarihin akışını belirleyen sınıf savaşlarıdır! Kendinizi ve içinde bulunduğunuz siyasi örgütü ‘sosyalist’ diye tanımlıyorsanız bu böyledir! O kadar açık ve nettir. Hele ki gerici, otokratik, saldırgan, kleptokrasi ve nepotizmle harcı karılmış neoliberal bir düzeni dayatan bir rejimin iktidarında bu her zamankinden daha da önemlidir.
İşte bu şartlar altında Emekçi Hareket Partisi (EHP) tarafından 20-21 Aralık tarihlerinde düzenlenen ‘Alternatif Bir Ekonomi Programı Sempozyumu’ önemli bir derlenip toparlanmanın ilk adımı olabilir. Sempozyumun internet sitesinde göreceğiniz üzere, bu toplantı bir sosyalist aydınlar toplantısının ötesinde bir önermeler bütününde........