Barışın heba olmasını beklemek niye?
CHP’nin İmralı’ya gidip Abdullah Öcalan ile görüşmeme kararını eleştirenlerin hepsini bir sepete koyarak, “AK Parti’nin yaptıklarını görmeyip CHP’yi dövmekle” itham edenleri, bir de şu pencereden bakmaya davet ediyorum.
Özgür Özel için “Tarihte parlayan bir yıldız olabilirdi ama olmadı” başlıklı yazım nedeniyle bu konuda sorumluluk duydum.
Önce barışa sonra CHP’lilere.
Şunu baştan söyleyeyim.
Çözüm sürecini bu noktaya getiren AK Parti’nin baştan beri açıktan inisiyatif almayan, ana muhalefet partisi CHP’ye yönelik bin bir türlü antidemokratik uygulamaları ile toplumdaki güvensizliği derinleştiren ve süreci taktik hamlelerle idare etmeye çalışan, zamana yayan tutumudur.
Selahattin Demirtaş’ın serbest kalmaması, AİHM ve AYM kararlarının uygulanmaması, sayısız siyasetçinin ve seçilmiş belediye başkanının tutukluluklarının sürmesi, hasta mahpusların yaşam hakkının ihlali, cezaevi idare ve gözlem kurullarının kendisini mahkemelerin üstünde gören keyfi kararları ve kayyım uygulamalarının hala devam etmesi, tamamen iktidarın sorumluluğundadır.
Tereddütsüz bu böyle.
“Taktik yaklaşım, genel karakteri itibariyle rakibinizin hamlelerine tabi olmanın baştan kabul edilmesi demek zaten” diyen gazeteci Kemal Can çok doğru söylüyor. https://ilketv.com.tr/gazeteci-kemal-can-chp-imraliya-gitseydi-tabanindan-buyuk-bir-reaksiyon-almayacakti/
Tam da bu nedenle CHP’nin barış gibi stratejik bir meseleyi taktik hamlelerle ele almasının ne barışın ne demokrasi mücadelesinin yararına olduğunu düşünüyorum.
Meramımı şöyle anlatmaya çalışayım.
İktidara karşı olmak kimseyi otomatik olarak barıştan yana yapmaz.
Bakınız İYİ Parti ve Zafer Partisi.
Tarihsel meseleler taktik hamlelerle değil; risk alarak, siyasi cesaret göstererek çözülür.
CHP’nin İmralı’ya gitmeme kararı stratejik ve tarihsel bir hata bana göre.
Şu nedenlerle.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir’in açıklamasındaki temel gerekçeler şöyleydi:
“Süreç şeffaf değil” dedi.
Doğru.
Peki o şeffaf olmadığını düşündüğünüz masaya gidip ne olup bittiğini öğrenmek için bir fırsat olamaz mıydı bu görüşme?
Pazarlık var mıydı? Saklanan bir şey var mıydı?
Çözüm sürecinin ana aktörlerinden biri olan Abdullah Öcalan’a bunları sorma imkanı ayağınıza gelmiş, devlet organize ediyor üstelik bu ziyareti.
Eleştirilerinizi, tüm şüphelerinizi doğrudan konuşma şansı çıkmış ortaya.
Sonra da bunu “rızası olmayan millete” en şeffaf haliyle anlatabilme fırsatı.
Milletin rızası gökten zembille inmeyecek, siyasetçilere bakıyorlar, referans alıyorlar.
İkinci gerekçe de........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein