Habeas Corpus ve doğanın dokunulmazlığı |
Milli Parkları ranta açan yasa teklifi ile ilgili analizde kullanılan “doğanın dokunulmazlığı” kavramı, doğanın el değmemiş halinin korunması anlamına gelmiyor. Böyle bir şey zaten mümkün değil. Okyanuslar dahil dünyanın hiçbir yerinde saf bir doğa parçası yok. Kişi dokunulmazlığı anlamında Habeas Corpus ile ekolojik varoluşumuzu giderek daha çok iç içe ve birbirine referansla ele almaya ve bu çerçevede doğanın dokunulmazlığını tartışmaya çalışıyoruz.
Habeas Corpus, 9 Ekim’deki basın toplantısında Trump’ın gafıyla bir anda dünyada popüler bir tartışma konusu oldu. Siyasi ve hukuksal bir kavram olarak gözaltına alınma veya tutuklanma halinde mahkeme önüne çıkarılma hakkını ifade ediyor. İnsanın biyolojik varlığı veya vücut bütünlüğü üzerindeki hakkının kısıtlanmasının önündeki hukuksal güvenceyi ifade ediyor. Bu evrensel niteliğinden dolayı modern anayasal sistemlerin gelişimi ile birlikte anılıyor. Trump’a göçmenleri sınır dışı etmek ve gençlik eylemlerini bastırmak için “Habeas Corpus’u askıya almayı düşündünüz mü?” diye soruldu. Trump ise bu soruya şaşkınlık içinde “Kimi?” diye yanıt verdi. Daha da garip bir şekilde Trump’ın bozuntuya vermemek için soruyu yönlendirdiği İç Güvenlik Bakanı da terimin anlamını bilmediğini söyledi. Bu ikili, kameralar önünde cahilliklerini sergilerken niyetlerini açıkça ortaya koydu. Yerinden yurdundan edilmiş insanlara hiçbir yaşam hakkı tanımamayı ve kişi dokunulmazlığını ortadan kaldırmayı hedefliyorlar. Sanki yaşanan göçlere neden olan politikaların birinci dereceden sorumlusu kendileri değilmiş gibi dünyanın gözü önünde bunu açıklamaktan çekinmiyorlar.
Kişi dokunulmazlığı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Temel Hak ve Ödevler” başlıklı 2.Kısım’daki “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlıklı İkinci Bölüm’deki 17.maddesinde “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” şeklinde düzenlenmiştir.........