Ekolojik krizin gölgesinde TBMM’de bütçe tartışmaları
TBMM’deki bütçe görüşmeleri, parlamenter geleneğin yaşadığı dönüşüme inat, bu yıl da istikrarlı bir biçimde “bütçe maratonu” olarak gerçekleşiyor. Ama ekolojik kriz yokmuş gibi ve Türkiye iklim krizi başta olmak üzere ekolojik krizden etkilenmiyormuş gibi bütçe tartışmaya devam ediyoruz.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın adına “İklim Değişikliği” ibaresi ile birlikte eklenen bütçe kalemlerinden bahsetmiyoruz. Ekolojik kriz artık enerji, tarım, orman, su, ulaşım, sağlık, eğitim, yerel yönetimler başta olmak üzere bütün kurumları ve bütçenin tamamını ilgilendiren temel bir konu haline geldi. Bütçe tartışmalarında iklim krizi ile ilgili sıfır atık kampanyası ya da “farkındalık” çalışmaları gibi sosyal sorumluluk faaliyetleri ile sınırlı bir bakış açısı var. Yeşil dönüşüm, Avrupa yeşil mutabakatı, net sıfır, adil geçiş gibi TBMM belgelerinde ve bütçe görüşmelerinde referans alınan kavramlar bizi yanıltmasın. Bunlar, günün modası fikirler ve yeşil boyamacılık babında kullanılıyor.
Bütçe hakkı, demokratik bir rejimde, yurttaşlar olarak hepimize ait olan hak ve yükümlülüklerin mali boyutunu anlatıyor. Doğal varlıklarımız da gelecek kuşaklar dahil hepimize ait olan zenginliklerimizdir. Doğanın haklarının gözetileceği gelişmiş bir hukuk sisteminde, doğal varlıkların sermaye tarafından bedava edinimine ilişkin düzenlemeler içermesi mümkün görünüyor. Ancak, bugünkü bütçe anlayışımızda ekolojik krizin yol açtığı “kayıp ve hasar” kalemlerine dair bir öngörüye dahi rastlamıyoruz. Ekolojik krizin dolaysız yıkıcı etkilerinden her gün........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin