Bir Kürdün gayrıresmi tarihi |
Bir coğrafyanın bağrını sınır taşları ve tel örgüler ile ayırdığınızda, sadece bölgesel bütünlüğü bozmuş olmuyorsunuz. Hattın altında veya üstünde bıraktığınız sadece bölünmüş tarlalar olmuyor. Tarihsel hafızayı, sosyal dokuyu, ekonomik yapıyı, kültürel bütünlüğü parçalıyor ve gelişimini de engellemiş oluyorsunuz.
1916’da hazırlanan Sykes-Pycot düzeninin devamı niteliğinde olan 1921-26 Ankara Anlaşmaları ile bugünkü Türkiye-Suriye-Irak sınırı çizilince, akşam o toprağın sahipleri olarak uyuyanlar, sabahına toprakları bölünmüş, aileleri parçalanmış, üç ayrı devlete taksim edilmiş olarak buldular kendilerini. Yüzlerce yıldır üretim dinamikleri Halep’ten Van’a, Amed’den Musul’a uzanan bir bölgesel bütünlük içinde şekillenmiş, ticaret ağları bu bütünlüğün üstüne kurulmuş olanlar, bir anda parçalanmış ve daraltılmış bir coğrafyaya hapsedildiler.
Bir tarafları tel örgüler, sınır taşları ve mayınlı alanlarla çevrilmiş olan Kürtler, diğer tarafta yeni baştan inşa edilen resmi ulus tanımının dışında bırakılarak hem coğrafi hem de sosyal ve ekonomik cendereye alınmıştı. İsyanlar ve kırımlarla geçen uzun yılların ardından, ikinci dünya savaşının yokluk ve kıtlık yıllarında sosyal, kültürel ve ekonomik gelişim aksının tamamen dışına itildiler. 1980’li yılların başına kadar Kürtler toplumsal görünmezliğe mahkûm şekilde yaşadılar.
Roger Brubaker’a göre devlet, resmi ulus inşasında bir çekirdek etnik gurubu temel alır, dil, kültür, tarihsel anlatı bu çekirdek etnik guruba göre oluşturulur. Eğitim, ekonomi ve güvenlik politikaları bu etnik çekirdeğe göre şekillenir. Brubaker, bu çekirdek kimliğin dışında kalan etnik ve dinsel azınlıklar için “dışarıda bırakılan kimlikler” tanımını kullanır.
“Dışarıda bırakılan kimlik” aynı zamanda dışlanan kimliktir. Dışlanma teorisi; toplulukların ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel süreçlerden hariç tutulmasıdır. Üç ana aşamada gerçekleşir:
Tanımsal Dışlanma: Ulusu tanımlayan kategorizasyon bazı toplulukları kendiliğinden dışarıda bırakır. Türk etnik kimliğinin tek yasal kimlik olması, diğer kimlikleri görünmez kılar ve dışarıda tutar.
Ahmedê Gûlizarê askerlik yapmak için gittiği iki yıl dışında Hakkari’nin Berwar mıntıkasından hiç ayrılmadı. Halep çarşısının albenisini, Musul’a kadar koyun satmaya gidenlerin maceralarını eski bir masal gibi dinledi. Anadilini kuşağında saklaması gereken kaçak bir eşya gibi taşıdı. Ne doktorsuz ve ilaçsız ölen bebeklerini götüreceği bir hastane gördü, ne dilini ve varlığını öğreneceği bir........