Takvim değişti, peki yönümüz değişti mi? |
Barış, bekleyenlerin değil; yönünü belirleyenlerin yoludur.
Yeni bir yıla girerken çoğumuz benzer bir duyguda dururuz: Geçip gidenin yorgunluğu ile başlayanın belirsizliği arasında. Takvim değişir; ama insanın zihninde asıl kalan, cevaplanmamış sorulardır. Bu yüzden her yeni yıl yalnızca bir başlangıç değil, aynı zamanda bir muhasebe anıdır. Asıl soru şudur: Zaman ilerlerken, biz de gerçekten bir yere doğru ilerliyor muyuz?
Toplumlar için mesele zamanın akması değil, yön duygusunun korunup korunmadığıdır. Tarih çoğu zaman büyük kopuşlarla değil; küçük eşiklerde verilen kararlarla şekillenir. Her yeni yıl da böyle bir eşiği hatırlatır. Bakılması gereken bir pencere vardır; fakat mesele yalnızca o pencereye bakmak değil, gösterdiği yöne doğru yürümeyi göze alıp almadığımızdır.
Geride kalan yıl, bu ülkenin temel meselelerini çözen bir yıl olmadı. Kürt meselesi bütünlüklü bir çözüme kavuşmadı; demokrasi iddiası güçlü ve ikna edici bir zemine oturmadı. Ancak yine de önemli bir kırılma yaşandı: İnkârın sürdürülemezliği ve çözüm fikrinin ertelenemeyeceği düşüncesi, artık daha geniş kesimlerce kabul görmeye başladı. Bu bir varış noktası değil; ama yola girmeden hiçbir yere varılamayacağını hatırlatan bir eşikti. Ve bu eşik, aynı zamanda yakıcı bir soruyu beraberinde getiriyor: Farkındalık, siyasal ve toplumsal bir iradeye dönüşecek mi; yoksa bir kez daha kelimelerin sınırında mı kalacak?
Bu noktada sürece dair yalnızca eksiklerden söz etmek de resmi eksik bırakır. Nitekim son dönemde, çözüm fikrinin yeniden kamusal alanda telaffuz edilmesi, farklı siyasal aktörlerin bu ihtimali bütünüyle dışlamayan açıklamalar yapması ve Meclis zemininde tartışma kanallarının kısmen de olsa açılması önemlidir. Bunlar, tek başına yeterli olmasa da siyasetin donmuş dilinde bir çözülmeye işaret etmektedir. Özellikle Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, bir temenni olmanın ötesinde, çözümün toplumsal ve siyasal zeminine dair açık bir perspektif sunmuştur. Bu çağrının Kürt halkı ve Kürt siyasi hareketi tarafından sahiplenilmesi; çatışmasızlık, diyalog ve........