Barış sürecine dair Meclis’ten izlenimler, kulislerden bilgiler
Barış süreci devam ederken hepimizin en fazla merak ettiği alanlardan biri de meclis. Hani şu meşhur “kulis”. Orada sürece dair neler olup bittiğini merak ediyoruz. Bu yazıda Eleştirel Barış Ağı olarak meclise yaptığımız ziyaretten sürece dair bireysel izlenimlerimi aktaracağım.
İnsan hakları ve kesişimsel alanlarda çalışan 15 sivil toplum örgütünün kurduğu Eleştirel Barış Ağı’nı temsilen İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Mardin’den 6 STÖ’yü temsilen 7 kişi savunuculuk ziyareti kapsamında mecliste çeşitli temaslarda bulunduk, raporlarımızı sunduk, taleplerimizi ilettik ve sorularımızı sorduk. Bu yazıda gözlemlerimi ve kulis duyumlarını kendi kişisel akademisyen-aktivist kimliğimle anlatacağım. Görüştüğümüz siyasilerin kayıt dışı olduğunu belirttikleri aktarımlarına saygı duyarak, görüşmelerdeki satır aralarından, alt metinlerden ve konuşulmayanlardan edindiğim izlenimlerimi aktaracağım.
Meclis Komisyonunun dinleme faslının sona geldiği ve artık yazacağı ön raporu paylaşmasını beklediğimiz bir zamanda bir yandan da aralık ayının sonunda görev süresi sona erecek olan komisyonun rolü ve misyonunu sıkça sorguluyoruz. Meclis komisyonu için karar anı başlıklı önceki yazımda yazmış olduğum gibi meclis komisyonu tutanakları ile hem Kürt meselesinin fotoğrafı çekilmiş oldu, hem de sürecin sadece çatışmanın tarafları arasında sıkışmaması için bir alan açılmış oldu. Bu yüzden komisyonu ulusal diyalog komisyonu veya halkla ilişkiler komisyonu olarak tanımlamak yanlış olmayacak.
Geldiğimiz aşamada aklımızdaki sorulardan biri şimdi ne olacak sorusu? Meclise gideceğimi duyan çevremden de bu minvalde onlarca soru duydum. Akrabası-tanıdığı cezaevinde, dağda, diasporada, KHK’lı olan herkes kendi açısından onların “akıbetlerinin ne olacağını” öğrenmek istiyor. Sürece dair aklımdaki onlarca soruyla yaptığımız meclis ziyaretinden aktarımlarım başlıklar altında sıralayacağım.
Siyasi partiler grup başkan vekilleri nezdinde nöbetleşe çalıştıklarından onlara ulaşmak çok zor. Haftalarca süren ısrarlı taleplerin sonucunda bile yarım saatlik görüşmeleri zor ayarlayabiliyorsunuz ve son anlarda bir sürü değişiklik yapılıyor randevularda. 600 vekilli mecliste bir kaç siyasi parti temsilcisine ulaşmak bu kadar zor olmamalı. Hele bir de böyle farklı şehirlerden gelen, çok farklı alanlarda çalışan sivil toplum örgütleri ısrarla vekillerle görüşmek istediğinde zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı olunmalı. Tabi burada DEM Parti’yi ayırmak istiyorum, diğer randevuların da ayarlanması için vekil düzeyinde çok emek sarf ettiler.
Komisyonun yüzlerce kişiyi dinlediği ve binlerce sayfayı bulan tutanaklara dayanarak bir ön rapor hazırlayacağı ama komisyonun bir yasa yapma görevinin olmadığı hepimizin malumu. Buna rağmen anlaşılan o ki bir yandan da sarayın mutfağında bir yasa tasarısı hazırlanıyor. Ne var ki bu tasarının içeriğine dair henüz AKP’li vekillerin bile malumatı yok. Yani yasa tasarısı saraydan meclise henüz ulaşmamış. Durum böyle olunca meclis komisyonundaki dinlemelerin amacının yasanın çerçevesini oluşturmaktan ziyade hem bütün siyasi partileri dahil ederek kapsayıcı bir görüntü vermek hem toplum nezdinde desteğin artmasını sağlamak hem de mağdurlar/hayatta kalanlar için kendi deneyimleri ve fikirlerinin göz ardı edildiği izleniminin önlenmesi olduğunu söyleyebiliriz. İktidarın hazırlayacağı yasa tasarısına muhalefetin etkisi törpüleme veya........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein