menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Temel çelişki nedir?

15 1
10.09.2025

Bir genel başkanın kendi partisini dönüştürmesi mutlaka önemlidir ama çok daha önemli olanı rakip siyasi partiyi dönüştürebilmesidir. Kıyasıya rekabetin yaşandığı siyaset arenasında rakibinizi istediğiniz kıvama getirirsiniz, rakip olmaktan çıkar müttefikiniz haline gelir. Tayyip Erdoğan’ın en büyük siyasi başarısı da rakibini dönüştürüp kendine bağımlı hale getirmesinde yatıyor. Sorun, bu dönüştürmeyi siyasi enstrümanlarla değil mutlak egemenlik kurduğu yargı erki eliyle yapıyor olmasında.

Mamafih, yargı eliyle siyasetin dizayn edilmesinin mucidi, 1960 darbesiyle emekleme safhasındaki Türkiye demokrasisini kötürüm hale getiren Kemalistler. Rakibinden öğrendiği numarayı rakibine yaparak müsabakayı şimdilik kazanmaya yakın duran ak-pehlivanın, uzun erimde sadece kısır döngünün hızını ve ateşini harladığını anlaması çok uzun süreceğe benzemiyor. Zira siyasetin en sevmediği şey, siyasete siyaset dışı enstrümanlarla müdahale edilmesidir. Tarih gösterdi ki, tüm askeri müdahaleler, 27 Mayıs’tan 12 Mart’a, 28 Şubat’tan 27 Nisan’a, ilk kurulan sandıkta halkın iradesine yenildiler.

Yeri gelmişken, Erdoğan’ın bugünlerde yargı eliyle CHP’yi şekillendirme çabasına ilişkin tam iki ay önce, 6 Temmuz görüşmesinde, Öcalan’ın İmralı heyetine yaptığı ikaza atıf yapmakta yarar var: “Kemalist partiyle mücadele edilebilir ama benim önderlik tarzım farklıdır.” Yine bu görüşmede Öcalan, CHP ile ilişkilenmeyi demokratik ittifak olarak kodlayıp, yargısal müdahaleye tepki bağlamında ileriki günlerde yaşanacak olayların Gezi olaylarına dönmemesi ikazında bulunur: “Herhangi bir partiye, CHP’ye ya da başka bir partiye iktidar kazandırmak için görüşmüyorsunuz, olsa olsa demokratik bir ittifak olabilir. Üçüncü bir yolsunuz, üçüncü bir ittifaksınız.”

Tekrar CHP İstanbul kongresine dönecek olursak, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, 2 Eylül’de aldığı kararla, 8 Ekim 2023’te yapılan CHP İstanbul 38. Olağan İl Kongresi’ni iptal etmesi, İl Başkanı Özgür Çelik ve il yönetimini görevden alıp, yerine Gürsel Tekin, Zeki Şen, Hasan Babacan, Müjdat Gürbüz ve Erkan Narsap’tan oluşan geçici bir kurul ataması yargı eliyle siyasetin dizayn edilmesine son örnek. Müjdat Gürbüz ve Hasan Babacan daha sonra yaptıkları açıklamalarla kayyım heyetinden ayrıldıklarını ifade ettiler. Anlaşılan, Türkiye’nin en köklü ve kritik Kemalist kurumu, kendi icat ettiği yöntemin mağduru haline gelecek.

Türkiye’de yapılan tüm genel/yerel........

© İlke TV