Amerika Birleşik Devletleri’ndeki 5 Kasım seçimleri, yalnızca ABD’de değil, küresel ölçekte de geniş bir yankı uyandırmış durumda. Bu seçimler, iki ana partinin adaylarının ülkenin geleceğine dair çok farklı vizyonlar sunmasıyla dikkat çekiyor. Bu farklılıklar, ABD’nin iç siyaseti kadar dış politika tercihlerinde de belirleyici olacak ve seçim sonuçları, ABD’nin dünya üzerindeki etkisini doğrudan etkileyecek.
ABD’de son yıllarda toplumsal kutuplaşma hızla artmış durumda. Irksal adaletsizlik, silah yasaları, sağlık reformu ve eğitim politikaları gibi konular, ülkede derin yarılmalara yol açtı. İki ana partinin adayları da bu konularda oldukça farklı çözüm önerileri sunuyor. Demokratlar, sosyal adaleti ve sağlık hizmetlerine erişimi artırmayı vaat ederken, Cumhuriyetçiler, bireysel özgürlükler ve ekonomik büyüme temelli bir politika öneriyor.
Ekonomik alanda ise ABD, yüksek enflasyon, artan yaşam maliyetleri ve borçlanma gibi sorunlarla karşı karşıya. İki aday da bu ekonomik sıkıntıları çözme sözü verirken, yaklaşımları oldukça farklı. Demokrat aday, sosyal yardımlar ve altyapı yatırımları ile ekonomik refahı artırmayı hedeflerken, Cumhuriyetçi aday, düşük vergiler ve serbest piyasa temelli bir büyüme modelini savunuyor.
5 Kasım seçimlerinin dünya üzerindeki en büyük etkisi ise ABD’nin dış politikasında olacak. Son yıllarda ABD, hem müttefikleri hem de rakipleriyle olan ilişkilerinde büyük değişimler yaşadı. İki ana partinin adayları, özellikle Çin, Rusya, Orta Doğu ve Avrupa ile olan ilişkiler konusunda zıt........