menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Atatürk Devlet Yönetimini Nasıl Değiştirdi?

17 0
29.10.2025

Atatürk Aydınlığını anlayamamış, Cumhuriyetin nasıl bir yönetim olduğunu, mevcut dünyadaki yönetimlerle bir karşılaştırma yapacak bilgi düzeyinde olmayanların, ya da sadece “Atatürk mü savaştı”, gibi son derece basit, alaycı, bilgisizce ve sıradan olan düşünceli insanların cahilce genel sorusudur; o cahil soru şudur: “Atatürk tek başına mı savaştı?” cahilin sorusu böyle olur zaten, bilmez ki başarı birlikten gelir…

Bu anlamda gerçekten Dünya’nın en büyük sorunu ekonomi filan değildir. Dünyanın en büyük sorunu cahilliktir. Kitaptan, defterden, yazıdan uzak kalmaktır. İnsanın en büyük sorunu, söylenenlere, duyduklarına araştırmadan inanmaktır…

Evet, tek başına savaştı; tam bağımsızlık fikri siyasi olarak tek Atatürk’te vardı.

Evet, tek başına savaştı; çünkü Cumhuriyet fikri ve Türk Dili sadece Atatürk’te vardı.

Evet, tek başına milletini tek çatı altında toplamayı başardı.

Savaş döneminde Türk Milletinin adı Atatürk oldu. Hiçbir ayrım yapmadan tüm ulusuyla bütünleşti, birleşti, halkın tek lideri oldu.

Tek başına yaptığı o muhteşem birlik ve beraberlik planıyla inandığı, güvendiği Yüce Türk Milletini bir araya getirip bu ülkeyi kurtardı. O güne kadar Türk Tarihi, Dünya Tarihini okuyan, araştıran ve geleceği siyasi olarak görebilen tek kişi Atatürk oldu.

Bir demecinde şöyle der Atatürk: “Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardır. O da hâkimiyet-i milliyeye müstenit, bilakaydüşart (kayıtsız ve şartsız) müstakil yeni bir Türk devleti tesis etmek” [21]

Devrimleri sadece Atatürk yaptı.

Atatürk demek, bir fikir demektir. Gelecekte ancak fikirlerle düzen alır.

Atatürk, bu topraklara özgürlük getiren, bağımsızlık ilkesi tüm ezilmiş uluslara örnek olan bir düşünce sistemidir.

Dünya Haritasına baktığınızda Atatürk farkını görebilirsiniz.

Bunu soranlar kendilerine şu soruyu soracak bilgileri de yoktur “Ben bu vatan, bu devlet için ne yaptım? Kendimi ne kadar geliştirebildim? Kime yardımım oldu? İmkânım dâhilinde kaç kitap okudum. Atatürk hakkında yazılan kaç kitap okudum. Yurtdışında Atatürk nasıl görülmüş, kimler neler söylemiş, Türk olarak yurtdışında kimlerin heykeli var?” gibi uluslararası Atatürk bilgisinden de çok çok uzak insanlardır.

Atatürk ne yapmadı ki?

Vatanı kurtarmakla kalmadı, her şeyini sil baştan düzenledi.

Çok kısa tarihsel bilgiden devam edeyim. Sonrasında Atatürk ne yaptı, sorusuna herkes kendisi cevap bulsun.

Ayrıca Dünya tarihinde sadece Mustafa Kemal’e verildiğini yazar, “Kültür Antropoloğu” Dünyada O'ndan başka hiçbir liderin alamadığı bir sıfattır bu. Bir insan doğumundan ölümüne kadar ya bir askerdir ya bir devlet adamıdır, ya çevrecidir, ya tiyatrocudur, ya sanatçıdır, ya arkeologdur, bir şeydir. Ama bunların hepsi birden olabilen dünyadaki tek lider Mustafa Kemal ATATÜRK olduğu için dünyada; “Kültür Antropoloğu” sıfatı verilebilen tek lider de Mustafa Kemal’dir. (b13)

Atatürk öncesi yönetim şekli padişahlıktı. Buna monarşi sistemi denir. Babadan oğula geçen, tek bir sülaleye ait olan, sadece padişahın soyundan gelenlerin tahta çıkabileceği, mutlak egemenliğin sadece padişahta olan bir sistemdir. Monarşi de veraset sistemi esastır, yani genel anlamda, “Ülke, padişahın malıdır” anlayışı vardır.

Buraya genel kültür bilgisi olarak biraz geçmişe dönük bilgi yazayım.

Mete Han Çinliler ’in Hiung-nu ismini verdikleri Hun Devleti'nin kurucusu ve en önemli hükümdarıdır. Mete Han, Mao-tun, M.Ö. 209- M.Ö. 174 arasında hüküm sürmüş Asya Hun İmparatorluğu hükümdarı olan Türk-Hun hükümdarıdır. Oğuz Kağan Destanı'ndaki Oğuz Kağan ile aynı kişi olduğu düşünülmektedir. Babası Teoman'dır.

Asya Hun Kağanlığının kurucusu olan Teomandır. İlk Türk Hükümdarı olarak bilinir. Birçok Türk boylarını bir araya getirip devleti kurmuştur. (MÖ 220) Zaman içinde oğlu Metehan’ın yerine Çinli üvey annesi Yenişi’nin oğlunu tahta çıkarmak istemiştir. Metehan bu duruma karşı çıkmıştır. Çünkü Töre gereğince Türk annelerden olan, has bir Türk’ün tahta geçmesi gerekiyordu. Bu durumu kabul etmeyen Çinli üvey annesinin oyunları yüzünden, Hint-Avrupalı bir kavim olan Yüeçiler Mete Hanı rehin alırlar. Metehan’ın Yuezhi’lere sığındığını düşünen babası Teoman hemen Yuezhi’lere savaş ilan ederek Metehan’ı öldürtmek istemiştir. Mete Han, daha sonra kaçarak kurtulur. Bu başarısı ve Yuezhi’lerin mağlup edilmesinden dolayı Teoman Metehan’a on bin kişilik bir ordu vererek kendini affettirmek ister. Mete ise bu ordu ile öncelikle üvey annesini ve kardeşlerini ortadan kaldırarak intikamını alır. Metehan okunu nereye atarsa askerleri de oklarını oraya atmaya mecburdur. Yine bir gün ordusuna hedefe çevirme talimi yaptırırken okunu en sevdiği atına çevirir. Askerlerinden bazıları tereddüt eder ve oklarını Metehan’ın atının üzerine doğrultmazlar. Bunun üzerine Metehan hemen okunu tereddüt eden askerlerin üzerine çevirir. Bunu gören diğer okçular hemen nişan alıp tereddüt eden diğer askerleri öldürürler. Bu hareketi ile kesin itaat kavramını ordusuna aşılayan Metehan, zamanı geldiğinde 10.000 kişilik askeri ile birlikte okunu babasına doğru çevirmiş ve mutlak sonuç kaçınılmaz olmuştur. MÖ 209 yılında 10.000 kişilik ordusu ile babası Teoman’ın üstüne yürümüş, babasını, eşini ve oğlunu öldürtmüş ve kağan olmuştur. Bu ilk ordu kara kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak kabul edilmiştir. Günümüz modern ordu sisteminin temelini oluşturan onluk sistem Mete Han zamanında oluşturulmuştur. Çin’le karşı karşıya geldiği bir savaşta tarihi kayıtlarda 300 ile 320 bin olarak ifade edilen Çin ordusuna karşın 30.000 kişilik ordusuyla savaşmak zorunda kalacaktır. Veziri “Ne düşünüyorsunuz Efendim” diye sorarak Mete Han’ın geri çekileceğini düşünürken Mete Han ise bu kadar Çinliyi ben nereye gömeceğim?” diye cevap verir. Mete Han zamanında ordu küçükten büyüğe doğru bir askeri yapılanma içinde olmuştur. On kişiden oluşan gruplara Takım denilmekte ve Başında ise Onbaşı yer almaktaydı. 10 takımdan oluşan 100 kişilik birliklere ise Bölük denilmekte ve başında Yüzbaşı yer almaktaydı. 10 Bölük bir Tabur etmekte ve başında ise Binbaşı Rütbesinde komutan tarafından idare edilmekte idi. Her 10 tabur ise bir Tümen oluşturmakta ve başında ise Tümenbaşı denilen komutanlar görevlendirilmiştir. Mete Han askeri kararları bu Tümen Başları ile birlikte alırdı. (a-12)

Askeri vasıflara sahip olduğu görülen Mete Han, Hun tahtını babası da dâhil çok sayıda devlet görevlisini öldürerek ele geçirmiş, ardından da son derece disiplinli bir devlet teşkilâtını oluşturmuştur. Mete Han'ın getirdiği, “Devlet Hükümdar Ailesinin Ortak Malıdır” anlayışı daha sonraki Türk Devletleri tarafından benimsenmiştir. Asya Hunları, taht kavgaları ve Çin entrikalarıyla M.S. 48'de Kuzey ve Güney Hunları olarak 2'ye ayrılmıştır.

Devleti ya da hükümdarlığı monarşi sistemi ve veraset düzeni içinde yürütmek çok büyük sorunlara neden olmuştur. İslamiyet öncesi Türk devletlerinde yaygın olan bu sistem, 13. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nde de uygulanmaya başlamıştır. Burada bilmeyenler için kısaca veraset sistemini nedir diye açıklama yapayım; Devletin hükümdarı öldüğünde onun alt soyundan birinin devletin başına geçmesine veraset sistemi denmektedir. Veraset sistemi özellikle mutlak monarşi ile idare edilen devletlerde taht üzerinde kimin hak sahibi olduğunu belirleyen bir sistemdir. Devleti idare eden tüm hükümdar ya da kralların aynı aileden geldiği ve bir soy bağına sahip olduğu bir sistemdir. Bu sistemin bir diğer ismi de hanedanlıktır.

Ayrıca yine ek bilgi olarak yazayım kısaca; Selçuklularda devletin tek temsilcisi sultandır. Moğolların Azerbaycan Valisi Baycu Noyan, Anadolu'ya girerek Selçuklu ordusunu 1243 Kösedağ denilen yerde ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Bu savaş Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasına sebep olmuştur.

Büyük Selçuklular Arapçayı din ve bilim dili, Farsçayı edebiyat ve devlet dili, Türkçeyi ise saray ve orduda günlük konuşma dili olarak kullanıyorlardı.

Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey ve oğlu Orhan Bey döneminde devlet hanedan üyelerinin ortak malı olarak görülmüştür. Bu düzendeki veraset sistemi, padişahtan sonra padişahın amcası, erkek kardeşi veya oğullarından biri tahtın yeni sahibi olacak şeklide uygulanmıştır. Devlet-i Aliyye devleti yöneten hanedanı belirtmek için "Osmanlı Hanedanı" anlamına gelen Hanedan-ı Âl-i Osman isimlerini kullanılmıştır. Türk adını andıran bir isim kullanılmamış olup devlet hanedan isimle kurulmuştur.

Osmanlı Devleti’nin kuruluş aşamasında uygulanan bu veraset sistemi Osmanlı tarihinin ilk hanedan........

© Hürses