Hani bir insan ölünce eksilirdik biz...
Kopan bir burunmuş ya da anakaradan ayrılan bir parça gibi hissederdik ya...
Sormazdık çanlar kimin için çalıyor diye...
Çizgili pijamalı çocuklar, Şeytan ' dan gelen üstünlük taslamaların beyhudeliğini , çocukların tel örgüler ardındaki ölümüne dostluğunu öğretirdi ya bize...
Schindler ' in Listesi, ta derinden ürpertirdi ya içimizi gaz odasında sabun yapılan garibanlara göynürdü ya özümüz...
Sinema tarihi ırkçıların hezeyanlarından sayfalar sunardı kurgusal olsa da parmak basma adına...
Oysa bizim türkülerimiz hiç söylenmedi ki yahu!
Hani şair "yazılmamış bir destan " der ya...
Neden ? Bizimkiler eline kalemi alınca Salman Rüşdî gibi Khaled Hussain gibi Orhan Pamuk gibi niye bizden bir gözle değil de yedi kat el gibi yazarlar ki öykülerimizi ?
Filistin ' de hangi Çizgili Pijamalı Çocuk 'u anlatsak ? Hangi neyzeni hangi keman virtüözünü? "Yok mudur bizim gökte ulduzumuz ? " (Şeyhî) Niye anlatılmaz ki........